Main Registration

Login

Welcome Guest | RSSFriday, 2024-04-19, 6:58 PM
Menu du site

Tag Board

Our poll
sitenin orani nasil
Total of answers: 14

Statistics

Total online: 1
Guests: 1
Users: 0

Main » 2010 » October » 7 » Kurden Xorasan
10:12 PM
Kurden Xorasan
İran Kürdistan’ı Demokrat Partisi Yayın Organı Kürdistan gazetesinin 507 ve 508. sayılarında “Horasan Kürtleri” başlığı altında bir makale yayınlandı. Makale Farsca ve Kurmanc Horasani tarafından kaleme alınmış. Fatih Salihi ise Kürtçe’nin Sorani lehçesine çevirmiş.

Horasan Kürtleri ile ilgili bir çok kitap ve makalelerin yayınlanmasına karşın, Kuzey Kürdistan ve Türkiye kamuoyunun, konuya ilişkin bilgilerinin yeterli olduğunu söylemek mümkün değil. Bu nedenle söz konusu makalenin Türkçe çevrisinin çok geniş bir özetini yayınlayarak az da olsa konuya ilişkin bilgi dağarcığına katkıda bulunmak istiyoruz.

Farsca’dan Kürtçe’ye oradan da Türkçe’ye.. Çevrinin çevrisinin bir çok riski içerdiğinin bilincindeyiz. Ama konu, bu riski göze alacak kadar önemli.

Faydalı olacağı inancıyla..

Dema Nû-Hewlêr

“İkinci Dünya Savaşı ve savaşı izleyen birkaç yıl sonraki dönemde, ‘Horasan Kürdistanı’ bölgesinde, (‘Horasan Kürdistanı’ sözcüğü ilk kez, İngiltere Dış İşleri Bakanlığı tarafından, Nusreddin Şah-i Kaçar döneminde, Tejar güçlerinin Orta Asya’ya doğru harekete geçtiği zamanda, Kürtlerin Horasan’da yaşadığı bölgeler, Feruze kenti ve çevresi için kullanıldı.) bir çok olay meydana geldi, gelişmeler yaşandı. Felaket boyutunda olan bu olaylara gösterilen tepki ise, Horasan Kürtleri arasında feodal ve aşiretçi yapıda köklü değişikliklere neden oldu” diye yazan Kurmanc Horasani devamla şunları dile getiriyor:

“Liderimiz Feyzullah Han Becranlu’nun 1948 yılında teslim olmasından, Meşhed dışında tüm Kuzey Horasan’ın alınması ve direnişçilerin Gulpaygan’a sürülmesinden sonra, rejim Horasan Kürtlerinin direncini kırmak amacıyla, askeri yöntem dışındaki tüm yöntemlere başvurdu, çaba sarf etti. Çünkü Batı İran Kürtlerinin Qazi Muhammed liderliğindeki ulusal hareketin yenilgisi taze idi ve devlet Doğu İran’daki Kürtlerle de karşı karşıya gelmek istemiyordu. Bu nedenle, kan dökülmeden Han’ın teslim olması, devlet için yeterli değildi. Han sürgüne gösterildi, Hasan Şirvan kalesi’ndeki karargahı yakılıp yıkıldı, hassas noktalara jandarma karakolları kuruldu, aşiretlerin ileri gelenleri siyasal sistemde yer almaya çağrıldılar. Hanler Qereçorlu bu çağrıya uyan ilk kişi idi. Her ne kadar bu yapılanlar Becranlu Aşireti’nin devlete olan kini ve düşmanlığını sona erdirmediyse de, Feyzullah Han’ın 1952 yılında ölmesi, Horasan Kürdistanı ateş ve zulüm altında başsız bıraktı. Bir başkası mücadele alanlarına çıktı. Kerim Han Becranlu’nun Şah kuvvetlerine karşı savaşı ve Şah’a suikast planı, Feyzullah Han’ın hatırasını yeniden canlandırdı.”

“Halkının çıkarı için teslim olan Feyzullah Han’ın tersine, kerim Han direniş başlattı. Ama ne yazık ki hain ve işbirlikçilerinin ihaneti sonucu saklandığı yer tespit edilince, göğüs göğse girdiği bir çarpışmada hayatını kaybetti” diyen Kurmanc Horasani devamla şunları yazıyor: “1959 yılında Meşhed Radyosu Kürtçe yayını başladı. Horasan Kürtlerinin mücadelesi yavaş, yavaş kültür alanına kaydı. Bu dönemin, Kürt kültürünün, özellikle de müziğinin altın bir dönemi olduğunu söyleyebiliriz. 1962 yılında planlanan toprak reformu, Kürtlerin birliğine vurulan yeni bir darbe idi. Bunun başta gelen nedenlerinden birisi, bölge halkının ekonomik olarak Han’a bağlı olmasıydı. İstesek de istemesek de, halkın feodal sistemle doğrudan ilişkileri vardı. Ama bu reform programı nedeniyle halkın siyasi birliği ortadan kalktı, Horasan Kürdistanı hanları zayıfladılar. Diğer yandan Şah’ın, Saadabad Sarayı’nda, aşiret reisleri ile yaptığı görüşmeler (ki, bu görüşmelerden biri, Kelimullah Tevahudi’nin kaleme aldığı Horasan Kürtlerinin toplu Göçü Tarihi’nin 5. cildinde yer alıyor), Kürtlerin bağımsızlık kalıntılarını da berhava etti. Merkezi hükümete karşı Kürtleri savunması gerekli olan hanlar ise, pratikte merkezi hükümetin işbirlikçileri haline geldiler.”

“Ayrıca, şehirlere göçen Kürtlerin sayısındaki artış ve köylerde yaşayan Kürt aşiretlerine mensup olanların sayısındaki azalma, toplumsal yapıda değişimlere neden oldu” diyen Kurmanc Horasani, “Kürtler yavaş, yavaş ulusal kimliklerinden uzaklaştılar. İlk önce ana ve babalar çocuklarıyla Kürtçe yerine Farsça konuşmaya başladılar” diye yazıyor.

“siyasi birliğin olmaması, güçlü bir lider ve organize olmuş siyasi parti ve örgütlerin bulunmaması, kalabalık olan Horasan Kürtlerinin sahipsiz ve desteksiz halklardan biri olarak görülmesine neden oldu. Öyle ki, okur yazarlığın artmasına, okur yazar olanların sayısının fazlalığına karşın, Horasan Kürtleri 1979 devrimi esnasında hiç bir harekette bulunmadılar; bu şartlardan faydalanıp, geri kalmışlıklarının tazminatı olarak otonomilerini ilan etmediler. Oysa bu dönemde İran Kürdistanı’nın Kuzeydoğu’sunda bu konuda fırtına kopuyordu” diyen Kurmanc Horasani, devamla Horasan Kürtlerinin nasıl göçebe olarak adlandırıldıklarını, kendi soydaşları tarafından unutulduklarını; Kürtlerin ev sahipliğinden nasıl “bozguncu” olduklarını, Handan nasıl “reş û rut” (avam) haline geldiklerini anlatıyor.

“Kürtlerin sadece bir Kürtçe radyosu vardı. Hanlar ya tek tek yurtdışına kaçtılar ya da evlerine çekildiler. Kürtlerin kutlama ve şölenleri giderek renksiz bir hal aldı. Kürtçe konuşmak ayıplandı, geri kalmışlık ve eğitimsizliğin belirtisi olarak görüldü. Buna karşılık, Fars olmak, Farsça konuşmak medeni ve kültürlü olmanın ölçütü olarak kabul edildi. Okullarda Kürtçe’ye karşı büyük bir saldırı başlatıldı. Öğretmenler, bu halkın kimliğine büyük bir darbe vurdular” diye yazan Kurmanc Horasani, makalesine şöyle devam ediyor:

“Ama 1979 yılında bir mum yandı. Bir Kürt tarihçisinin eliyle, ilk kez tarihimiz, ulusal kıvançlarımız, insanlıkla ilgili ulusal değerlerimiz kağıt üzerine döküldü. İlk Kürt tarihçisi Kelimullah Tevahudi, ilk kitabı olan ‘Kürtlerin Horasana Toplu Göçü Tarihi’ni yayınladı. O, bu adımı gelecek nesiller kimliklerini unutmasınlar diye attı. Hiç kimse, içinde bir çok sorun ve eksikliği barındırmasına rağmen, bir kitabın, bir halkı 20 yıl süren ağır bir uykudan uyandıracağını düşünmüyordu.”

“16. asrın başlangıcında, Şii Safevi İmparatorluğu, Sunni Osmanlı İmparatorluğu”na rakip olarak ortaya çıktı. Şii mezhebi ve ideolojisini yayma, bir savaş ve mücadele aracı haline geldi. Kürtler ve Kürtlerin ülkesi, bu iki devlet arasındaki savaş ve mücadelede, temel hedeflerden birisi oldu” diyen Kurmanc Horasani şöyle devam ediyor:

“Miladi 1514 yılında, Çaldıran Bölgesi’nde iki imparatorluk arasında, ‘Çaldıran Savaşı’ olarak bilinen büyük bir savaş başladı. Bu savaşta Osmanlı İmparatorluğu Safevi imparatorluğu’na üstün geldi. Bu savaş sonunda Kürtler ve ülkesi parçalandı, paylaşıldı. Bir kısmı İran’da kaldı, bir kısmı da Osmanlı İmparatorluğunun bir parçası haline geldi.”

“Şah İsmail Safevi zamanında, miladi 1598 yılında (bazı kaynaklara göre 1602 yılında), Ormiye Gölü’nün batısında, Van Gölü’nün çevresinde, Aras nehri’nin güneyindeki bölgelerde, yani Hoy, Maku, Salmas ve Ormiye bölgelerinde yaşayan bazı Kürt aşiretleri, Kazvin’e, İran’ın orta kesimlerine, İran’ın Kuzey Batısı Horasan’a göç ettirildiler. Bu yer değiştirtmenin nedeni ise siyasi idi. Horasana gönderilenler, Özbek saldırılarına karşı koymak ve Horasan’ı korumak amacıyla gönderildiler. Öte yandan bir birinden kopma, ayrılma, bölünüp parçalanma, merkezi hükümetin hoşuna gitmeyen taleplerde bulunan Kürtleri zayıflatıyordu” diye Kurmanc Horasani, daha sonra şunları dile getiriyor:

“Kürtler tabiat olarak cesur ve dayanıklı insanlardır. Onlar Özbek savaşçılarını geri çekilme zorunda bıraktılar. Özbeklerin işgal ettiği yerleri kurtardılar. Kürtler, Şah Abbas Safevi’nin teşvikiyle kurtardıkları yerleri yurt edindiler, ‘Sınır Muhafızı’ ve ‘İran’ın Koruyucuları’ olarak oraya yerleştiler. Şu anda da aynı bölgede yaşıyorlar. Şah Abbas’ın politikası tüm alanlarda başarılı oldu, hem İran’ın egemenliğini koruyabildi, hem iktidarının ömrünü uzattı.”

“Şu anda Kürtlere kültür kurumları oluşturma izni verilmiyor, Kürtçe okuyup yazmak yasak. Ama Kürtler bu tür engellere karşın evde, sokakta ve işyerlerinde, birbirleriyle Kürtçe konuşuyorlar. Düzenledikleri eğlence ve törenlere Kürt sanatçıları davet ediyorlar ve her yıl Kürdistan’a gidip geliyorlar” diye yazan Kurmanc Horasani devamla söyle diyor:

“Şu anda Horasan Kürtlerinin sayısı 1 milyon 700 bin ile 2 milyon arasında. Bu rakamın yüzde 60’ı köylerde, yüzde 35’i şehirlerde yaşıyor, yüzde 5’i ise göçebe. Çoğunlukla Kurmanci lehçesini konuşuyorlar.”

“Horasan Kürtleri, yaklaşık 400 yıl önce, Kürdistan’daki ata baba topraklarını terk ettikleri için, şimdi kendilerine ihtimam gösterilmiyor. Devletin bölgede hiçbir yatırım yapmaması, ilgili kurumların gerekli ilgiyi göstermemeleri nedeniyle bölgede üretim, gelişim düzeyi çok düşüktür. Bölgede ilerleme yerine, uyuşturucu kullanmada, yoksulluk, işsizlik, yolsuzlukta ve toplumsal suçlarda büyük artış var. Elbette bu sorunlar tüm İran’da var. Ama bazı bölgelerde çok da fazladır. Bazı bölgeler bu konuda göz ardı ediliyor. Örneğin, Meşhed’i Qoçan ve Becnur üzerinden Gurgan’a bağlayan demiryolu ile, Gurgan Tahran demiryolunun birbirine bağlanması çeşitli bahanelerle geciktiriliyor. Oysa bu iki hattın birbirine bağlanması, bölgede ekonominin canlanmasına neden olur” diyen Kurmanc Horasani, makalesine devamla şunları yazıyor:

“Rıza Han dönemine kadar, Horasan Kürtleri otonom bir hükümete sahiptiler. Hedo Serdar, 20. yüzyılın başında, Horasan Kürtlerinin bağımsız ve komünist hükümetini oluşturmak amacıyla ilk adımları attı. Daha sonra 1949 yılında, büyük ve onurlu Becranlu Aşireti reisi Ferecullah Han, Serhad Şirvan Otonom Bölgesi’ni ilan etti. Şirvan’ı, Bencerlu’yu aldı, Feruc’i, Qoçan’ı ve Çınaran’ı işgal etti; Otonomi ilan etmekle Horasan Kürtlerini sevindirdi. Ama ne yazık ki müttefiklerinin, Horasan’ın merkezi Meşhed’in işgalini desteklememeleri nedeniyle ve daha fazla kanın akmasını önlemek için Ferecullah Han Serhad’a doğru geri çekildi. Her ne kadar 1960 yılında Şah’a yönelik suikast planı ve Kerim Han Bencerlu’ya bağlı güçlerin yaptığı savaşlarla Horasan Kürtlerinin ulusal hareketi canlandıysa da, hareketin liderinin devlet tarafından zehirlenerek öldürülmesi sonucu, bu mum da söndü.”

“Horasan Kürtlerinin son silahlı hareketi, 1980 yılında, Namanlu Karakolu’nun, Nasrullah Behadurani yönetimindeki ‘ESP TARAN” adlı guruba bağlı gerillalar tarafından işgal edilmesi oldu. Şirvan kentinde ESP TARAN gerillaları ile Pasdarlar arasında çatışmalar başladı. Ama bu örgütün liderinin 1984 yılında zehirletilerek öldürülmesi ve cenazesinin arkadaşlarınınki ile birlikte şehirde dolaştırılması bu mumu da söndürdü” diye yazan Kurmanc Horasani şöyle devam ediyor:

“Ama 1990’lı yılların ortalarında, Kürt aktivistlerin bir araya toplanması, öğrenci hareketinin oluşması, Horasan Kürtlerini zincirlerinden kurtulmak amacıyla harekete geçirdi. Horasan Kürtleri gerçekten şu ana kadar sivil bir mücadele yürüttüler. Bu mücadele, Kürtleri asimile etme sürecinin gevşemesine yol açtı, bazen da ulusal kimliğin gelişmesi doğrultusunda adım atılmasına..”

***

“Bölgede, Kürt eğitim merkezleri, sadece Kürtlere değil, aynı zamanda diğer halklara ait siyasi örgüt ve sivil toplum kuruluşları oluşturmak yasaktır. Bu yasağa aykırı biçimde hareket edenlere yasal süreç uygulanır. Bu nedenle Kürtler, kültür ve dillerini, anadili ile okuyup yazma ve öteki sosyal ilişkilerini geliştiremiyorlar, modern ve verimli bir hale getiremiyorlar” diyen Kurmanc Horasani, bölgede Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi doğrultusunda, temel insan hakları için mücadele bir örgütün varlığından bahsediyor; Kürt yazar ve öğrencilerin yaptıkları kültürel çalışmalar nedeniyle karşı karşıya kaldıkları zorlukları ve uğradıkları baskıları anlatıyor, sudan bahanelerle gözaltına alındıklarını, hapsedildiklerini anlatıyor ve şu örneği veriyor:

“Örneğin ünlü Horasanlı Kürt tarihçi Kelimullah Tevahudi, Kürtlerin Horasan’a Göçü Tarihi kitabının 5. cildinde yer alan bir konu nedeniyle, Meşhed İstihbaratı tarafından soruşturmaya alındı, hakkında yasal işlem başlatıldı. Nedeni ise, bahsettiği konunun İnsan Haklarını İzleme Komitesi’nin 1997 yılı raporunda da yer alması.”

“2005 yılında bölgede onlarca Kürt aktivisti Şirvan, Bocnurd, Faruc ve Qoçan istihbarat güçlerinin saldırısına uğradılar, bunlardan bazıları tutuklandı, bazılarına para cezası verildi, bazıları ise tehdit edildi. 2005 yılından 2008 yılına kadar Bocnurd İstihbarat dairesi bu ilin Kürt öğrencilerine karşı çok sert davrandı, hiçbir gerekçe olmadan onlara eziyet etti; soruşturma açtı, tutukladı; eylemlere devam etmeleri halinde hapse atmakla, idam etmekle tehdit etti” diyen Kurmanc Horasani, örnek olarak şunları dile getiriyor:

“2008 yılı Haziran ayında, Horasan Kürtleri Kültür Meclisi’nin Bircend Üniversitesi’ndeki, kızlı erkekli tüm üyeleri yakalandı. Yakalananlar arasında Meclis Başkanı Ali Kılıçzade de vardı. Söylemek gerekir ki, 100 milyon tümen kefaletle serbest bırakılan Ali Kılıçzade şu ana kadar kontrol altında tutuluyor. İstihbarat Dairesi’nin Kültür Meclisi’ne yönelik bu saldırısı esnasında Meclis’in tüm eşyalarına ve kütüphanesine el konuldu. Gözaltına alınanlara her türlü maddi ve manevi işkence yapıldı. Söz konusu saldırı ve gözaltına almalardan sonra, İstihbarat Dairesi, Kültür Meclisi üyeleri ile ilişkisi olanları tehdit etti, ilişkilerini kesmelerini istedi. Öyle ki evlilik hazırlığı yapan çiftler de tehdit edildiler. Örneğin Ali Kılıççzade’nin nişanlısına baskı yapılarak evlenmeleri engellendi. Horasanlı Kürt aktivistlerin İran Kürdistanı’nı ziyaret etmeleri ve ilişki kurmaları yasaklandı, ziyaret edenler eziyet gördüler. Bir başka örnek. Genç bir müzisyen, bir kültür yarışması için gittiği Sine’den (Senendec) döndükten sonra, Şirvan İstihbarat Dairesi tarafından gözaltına alındı, hakkında soruşturma yapıldı. Kürtler ile ilgili her türlü kutlama yasaklandı, hatta Horasanlı Kürt türkücüler, Kürtçe türkü söyleyemiyorlar. Örneğin Muzaffer Hamidi ve diğer birkaç Kürt türkücünün, toplantı ve kutlamalarda Kürtçe türkü söylemeleri yasaklandı. 2006 yılında, klasik türküleri söyleyen Bayan Simabina, Horasan Kürtlerinin daveti üzerine bölgeyi ziyaret ederken, Şirvan kentine bağlı turistik Gılyan köyünde, Şirvan İstihbarat görevlilerin saldırısına uğradı. Kendisi ve eşinin tüm eşyalarına el konuldu, haklarında soruşturma açıldı. İran İslam Cumhuriyeti rejimi, Horasan Kürtlerinin, İran’ın diğer Kürtler ile ilişkilerinden, özellikle Kürtlerin aktivitelerinden korkuyor, her türlü kültürel eylemi kanun dışı gösterip yasaklıyor. Kürt aktivistlerini sık, sık Horasan İstihbarat Dairesi’ne gelip çalışmaları hakkında bilgi vermeye zorluyor, bazen da onları haftalarca gözaltında tutuyor.”

“2006 yılında, Şehit Dr. Qasımlo’nun öldürülmesini yıldönümü nedeniyle, Şirvan, Qoçan, Bocnurd, İsferayin, Dergez ve öteki Kürt yerleşim birimlerinde yapılan eylemlerden sonra, tüm tanınmış Kürt aktivistleri gözaltına alındılar, soruşturmaya tabi tutuldular” diyen Kurmanc Horasani, makalesine devamla şunları yazıyor:

“Bölge üniversitelerinde okuyan Kürt öğrenciler, kültürel eylemlerde bulunmaları halinde hemen soruşturma altına alınıyorlar, üniversiteden uzaklaştırılmakla, tutuklanmakla tehdit ediliyorlar.”

Meşhed Firdevsi Üniversitesi Bilimler Fakültesi öğrencilerinin her yıl Cafer Quli adına düzenledikleri anma toplantısının Qoçan valiliği tarafından engellenmeye çalışıldığını ama buna rağmen her yıl 100 bin Horasan Kürdünün bu kutlamalara katıldığını anlatan Kurmanc Horasani, “son iki yıl da Kürtçe müzik CD’lerin hepsine el konuldu” diye yazıyor.

“Bölge İstihbarat Dairesi, Kürt eylemlerine karşı koymada hiçbir engelle karşılaşmıyor. Bu duruma itiraz edenlere ise sert davranılıyor. Kürt aktivist ve öğrencilerin telefonları 24 saat dinleniyor. Horasan Kürt öğrencilerinin, Batı İran’daki Kürt öğrenciler ile ilişki kurması yasak. Bu baskılar öylesi noktalara ulaştı ki, Horasan’daki Kürt yerleşim birimleri Kürt aktivistleri için birer zindana dönüştüler. Üçten fazla kişinin katıldığı toplantılara sert tavır gösteriliyor. Kürtçe şiir akşamlarına veya şiir kitaplarının basımına şert biçimde karşı konuluyor. Her türlü Kürtçe melodi yasak, Kürtçe kültür eserlerini basmak ve satmak büyük bir suç olarak görülüyor” diye yazan Kurmanc Horasani, Horasan Kürtlerinin devlet makamlarına tayin edilmesinden kaçınıldığını anlatıyor ve şöyle devam ediyor: “Devlet Başkanlığı ve İç İşleri bakanlığı’nın Kuzey Horasan Valiliği’ne gönderdikleri yazılarda Horasan Kürtleri, Kürdistan’ın müttefikleri ve İslam Cumhuriyeti için tehlikeli unsurlar olarak görülüyorlar ve bu nedenle de Horasan Kürtlerinin her türlü sivil ve kültürel eylemlerinin bastırılması gerektiği söyleniyor.”

Bölge Kürtleri yerel radyo ve televizyondan da mahrumlar. Kürtler var olan bir yerel kanalda kimliklerinden hiçbir biçimde bahsedemiyorlar” diyen Kurmanc Horasani devamla şunları yazıyor:

“Televizyonda çalışan Kürtler işten çıkartıldılar, bölgede kullanılan lehçe ile çıkartılan ‘Kırmanc” adlı dergi kapatıldı. Bölgesel yayınlarda, Horasan Kürtleri ile ilgili makalelerin yayınlanması engelleniyor. Örneğin ‘Şımalê Şerq’ (Kuzeydoğu) adlı haftalık gazete, Ali Kılıçzade’nin Horasan Kürtlerinin oyunlarını anlatan makalesini yayınladığı için kapatıldı, yöneticileri tehdit edildiler, yazar hemen gözaltına alındı, işkence gördü. Ayrıca gazetenin tüm çalışanları, bir daha böylesi yazılara yer vermemeleri için tehdit edildiler.”

Kadın hakları için yürütülen “Bir Milyon İmza Kampanyası”nın bölgedeki üyelerinin sert tepkilerle karşılaştıklarını, soruşturmaya uğradıklarını anlatan Kurmanc Horasani makalesine şöyle devam ediyor:

“Bölge, uyuşturucu maddelerin geçiş yolu üzerindedir. Horasan, uyuşturucu maddenin bol olduğu bölgelerden biridir. Devlet hiçbir biçimde satıcılarla karşı karşıya gelmiyor. Uyuşturucu madde sattıkları gerekçesi ile yakalananlar da bir müddet sonra, bir daha kültürel, sivil ve toplumsal eylemlere katılmama şartına bağlı olarak serbest bırakılıyorlar. Bölgede tüm Internet siteleri kontrol altında, yazarlarına çok sert davranılıyor.”

Kürtçe müzik klipleri ile Kırmanc sitesine filtre konulduğunu belirten Kurmanc Horasani devam şunları yazıyor: “Genel olarak bölgede Enfal uygulamalarının başladığını söyleyebiliriz. Hatta, sahte bir ‘Kuzey Horasan İli’ kurmakla Horasan Kürtlerini iki parçaya bölündüler. Bir kısmı Horasan’da kaldı, bir kısmi ise kuzey Horasan’da. Horasan Kürtleri bir çok kez gösteri yaptılar, ki en büyükleri 200 yılından 2003 yılına kadar Qoçan’da gerçekleştirilen ve güvenlik güçlerinin amansız baskısına uğrayanlarıdır. Aynı zamanda Horasan Kürtleri Londra’da Horasan Kürtleri Meclisi’ni kurdular ve Federal İran Halkları Kongresi’nde yer almaktan geri kalmadılar. ‘Kırmanc’ adlı bir kültür kurumu oluşturdular, yasal ya da illegal olarak yayınladıkları kitap ve broşürlerle Kürt kültürünü geliştirmek için çaba sarf ediyorlar. Her yıl onlarca öğrenci Horasan Kürt Öğrencileri Meclisi’ne üye oluyor. 2006 yılından bu yana, tüm engel ve tehditlere karşın, Halepçe ve Dr. Qasımlo’nun şehit edilmesine ilişkin merasim düzenleniyor. Bölge halkı kimliğinden vazgeçmiş değil. 53 yıllık Pehlevi Padişahlığı, 30 yıllık İslam Cumhuriyeti, bölge Kürtlerini asimile etmeyi başaramadı.”

“Horasan’da Kürtlerin yaşadığı yerlerin yüzölçümü 641.144 kilometre karedir. Bölgenin en önemli nehri Hezarmizgevt (Bin Cami) dağlarından doğan ve hazar Denizi’ne dökülen ‘Netrek’ nehridir. Önemli Dağlık bölgeleri Doğu’da Hezarmizgevt, Güneydoğu’da Binalod, Güney’de Şah-i Cihan, Batı’da Aladağ ve Türkmenistan sınırındaki Kıvegil’dir” diyen Kurmanc Horasani, makalesinin sonunda şunları dile getiriyor:

“Horasan’da Kürtlerin yaşadığı önemli şehirler şunlardır: Qoçan, Şirvan, Bocnurd, İsferayin, Çınaran, Feruc, Bacgiran, Aşhane, Dergez, Kelat, Laeyn, Cevin, Mane ve Sımaqan, Raz ve Radgan. Bu şehirlere bağlı köylerde yaşayanların önemli bir bölümü tarım ve hayvancılıkla uğraşan Kürtlerdir.

“Tarihi kişilikleri anma ve eserleri koruma konusunda ise. Büyük ve değerli şair Cafer Quli Zengene’nin mezarı yapılmıştır. Cafer Quli, miladi 1355 yılında Qoçan’a bağlı Gogelin köyünde dünyaya geldi. Cafer Quli, tüm ömrünü Kürtçe şiir ve şairlere harcadı. Şiirleri bugün Horasan Kürtlerinin duygu ve ruhlarının mayasıdır. Cafer Quli, her yıl Ocak ayının son Cuma günü, mezarı başında, genç ve yaşlı, kadın erkek, binlerce insanın katıldığı toplantılarda anılıyor. Büyük bir saygı ile yapılan anma toplantılarında O’nun şiirleri okunuyor, halk oyunları oynanıyor, Kürtçe türküler söyleniyor.”

Views: 2348 | Added by: volongoto | Rating: 0.0/0
Total comments: 0
Name *:
Email *:
Code *:
Search

Calendar
«  October 2010  »
SuMoTuWeThFrSa
     12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
31

Entries archive

Site friends
  • bedava site yapimi

  • AGAHI
    Newroz Piroz Bè
    Tavsançali.ucoz.com
    Panoya Agahi
    Céjna Qurbanè Piroz Bé



    Tavsançali.ucoz.com
    Copyright MyCorp © 2024