Lazuri Mektebi açılıyor
Lazuri Mektebi, 23 Ekim'de üçüncü kez
kapılarını açacak. Bu yıl da Lazcaya ilgi yüksek. Mektebin
kurucularından yazar Koçiva, Laz dili ve kültürünün geliştirilmesi
mücadelesinin bir takım yargıları da değiştirdiği görüşünde: "Burada
yıllarca ailenin aptal çocuğu yerine konulduk ama artık Laz fıkraları
demode oldu."
RUKEN ADALI
Uzun
yıllar Almanya'da yaşayan yazar Selma Koçiva, 2010 yılında Türkiye'ye
döndü. İlk yaptığı işlerden biri de, "keyif ile hasret gidermek
istediğim model proje" dediği Lazuri Mektebi oldu.
İstanbul'da AKA-DER'de açılan Lazuri Mektebi, 23 Ekim'de 3. dönem
için kapılarını açacak. Bu yıl Lazca'nın öğretilmesinin yanı sıra Laz
Kültür Derneği Başkanı Mehmet Ali Beşli, Lazcanın yazı diline kavuşma
serüvenini sunacak.
Koçiva, bu yıl 50'nin üzerinde kişinin başvurusu olduğunu belirtiyor.
Önceki 2 dönemde ise 32 öğrenci mektebe devam etmiş. Ayrıca halk
toplantılarıyla da Lazcanın halk ile buluşması sağlanmış.
Bu dönem 3 grup şeklinde Lazcanın öğretilmesi amaçlanıyor: Lazca anlayıp
konuşup yazamayanlar için yazma dersi. Lazca anlayıp da konuşamayanlar
için sohbet dersi. Yeni bir dil olarak Lazca ya da Laz olmayıp da
arkadaşının dili olarak Lazca öğrenmek isteyenler için dersler.
ÖĞRENCİLER LAZ AİLELERİN ÇOCUKLARI
Koçiva'nın verdiği bilgiye göre, mektebe gelenlerin çoğu Laz
ailelerin çocukları. Ya Lazca hiç bilmiyorlar ya da birkaç kelime
biliyorlar. Koçiva, 18-33 yaş arasındaki bu grup için, "Ninesi ve
dedesiyle Lazca konuşup da torunlarıyla konuşmayanların çocukları bunlar
ve hepsi de eğitimli kişiler" diyor.
Selma Koçiva, yıllardır Laz dilinin geliştirilmesi üzerine yazıyor,
konuşuyor, çalışıyor. Almanya'da Laz dilini ve kültürünü korumak için
çalışan derneğin kurucusuydu. Almanya'daki çalışma için şöyle diyor:
"Hiç bir tecrübemiz yoktu. Yurtdışındaki Lazların kültür ihtiyacına
cevap verdik. Biraz nostalji yaptık. Eğitmen olmama rağmen, Lazca
eğitime hiç yönelmedik. Çünkü hiç bir deneyimimiz yoktu. Lazca alfabemiz
yoktu, kitaplarımız yoktu. Sadece birkaç tane araştırma kitabımız
vardı. Sonradan sözlüklerimiz, hikaye, derleme ve şır kitaplarımız
yayınlandı. 1984'de Lazca için yazı dili süreci başladı."
'DAR BİR KESİMDE KALDI'
Lazların dil, kültür ve kimlik mücadelesinin dar bir kesime
ulaştığını belirten Selma Koçiva, "Fakat halka gittiğimiz zaman bizi
anlıyor. Ben 16 yaşından beri Marksist kimliğimi açık bir şekilde ifade
ettim. Ancak beni hiç dıştalamadılar" diyor.
Koçiva, bugün açısından kimlik mücadelesinden öte Karadeniz halkının
gündeminde su kaynaklarına sahip çıkma ve doğanın tahribatına karşı
durma mücadelesinin olduğunu belirtiyor.
AİLENİN APTAL ÇOCUĞU YERİNE KONULDUK
Laz dili ve kültürünün geliştirilmesine dönük mücadelenin Lazlarla
ilgili kimi yargıları da değiştirdiğini söylüyor: "Burada yıllarca
ailenin aptal çocuğu yerine konulduk ama artık Laz fıkraları demode
oldu. Şimdi devrimci ve laz halkının özgün yönlerini anlatan hikayeler
moda oldu"
GİDİNCE ACI ÇEKİYORUM
Koçiva, doğup büyüdüğü Dutha Köyü'nü de- Türkçeleştirilmiş ismiyle
Tunca- anlatıyor: "Bizim destanlarımız, ağıtlarımız hala yaşıyor. Ben
imecelerde büyüdüm. Benim çocukluğumda para yoktu, köyün ürünleri
değiştirildi. Sonra çay ekonomisi geldi ve toprağı yoksullaştırdı.
Yöresel ürünler öldü. Lazistan armudun ana yurduydu, kaç çeşit armut
vardı bilmiyorduk. Gittiğimizde yoksullaşmış bir memleket görüyoruz. Ben
30 yıldır memleket özlemiyle geberdim Almanya'da. Memlekete
yerleşemiyorum. Niye biliyor musunuz? Gidince acı çekiyorum."
|