Main » 2011»June»8 » Filistinli Kadin Gerilla Leyla Halid: "Direnişiniz Karşısında Diz Çökecekler "
9:24 PM
Filistinli Kadin Gerilla Leyla Halid: "Direnişiniz Karşısında Diz Çökecekler "
Leyla
Halid, 3 Haziran akşamı, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nu
desteklemek üzere Mersin’e geldi. Efsanevi gerilla, daha uçağının
uğultusu kulağında dinmeden, mahallelerde kadınların öncü olduğu
mitinglere, toplantılara, sohbetlere katıldı. Dört gün boyunca, gece
gündüz, halkın içinde oldu; sorunlarını yaşadı, coşkularına tanık oldu.
Halk onu, o halkı merakla izliyor, birlikte şarkı söyleyip halayların
ortasına dalıyordu. Halid, üç gün boyunca halklar arası dayanışmanın
eşsiz bir simgesi oldu Mersin’de. Halid, kentten ayrılırken
sorularımızı yanıtladı. *Yalnızca
Filistin ve Arap halkları için değil, dünya halklarının gözünde efsane
isimlerden birisiniz. Gözü kara bir gençlik yaşadınız. Acı, sert ve
zor bir gençlik. Bugün neler hissediyorsunuz?
- Evet, gençliğimde böyle bir mücadeleye girdim. Gençliğimde bu simge
üzerimde kaldı ama bu sadece benim olayım değil, kolektif bir
mücadelenin ürünüdür. Bugün de olsa o koşullardaki aynı eylemleri gene
yaparım. Dün, Gazze ve Batı Şeria’nın işgalinin yıldönümüydü. Üzerinden
tam 40 yıl geçti. İsrail’in ilan edilişinin 63. yılı. Biz hâlâ
dışarıda, işgalde ve sürgündeyiz. BİZLER BENZER KADERLERİ YAŞAYAN KARDEŞLERİZ
*Mersin’de Blok mitingine katılmayı neden istediniz?
- Her şeyden önce bizim sürdürdüğümüz mücadelenin, dünyanın dört bir
yanında sürdürülen haklar mücadelesinin tamamlayıcısı olduğunun
bilincindeyim. Ayrıca şuna da tanık oldum; bu ülkeden Kürdüyle,
Türküyle, Arabıyla onlarca devrimci, mücadelemize canı gönülden katıldı.
Bunlar arasında şehit olanlar, işkence görenler, hapsedilenler var.
Biz bunları unutmadık, unutmamız da mümkün değil. Onlara bir vefa
borcumuz var. Bizimle yıllardır dayanışanlar kendi ülkelerinde de
mücadelelerini sürdürmektedir. Bizler benzer kaderleri yaşayan
kardeşleriz. ŞİMDİ DİKTATÖRLER HALKINDAN KORKAR HALE GELDİ *Bugünlerde yaşanan "Arap Uyanışı, Arap Baharı” hakkında
düşünceleriniz, gelişmeleri heyecanla izleyen Türkiye halkları için de
çok önemli. Neler söyleyeceksiniz?
-Halklar ayağa kalktığı zaman, sömürgeci diktatörlerden haklarını er
geç alırlar. Bizler bunu bir kez daha yaşadık, gördük. Eskiden halk,
diktatörlerden korkardı, şimdiyse o zalimler halkından korkar duruma
düştüler. Her ne kadar istedikleri hakları henüz alamadılarsa da bu
yola düştüler bir kez. Bu uyanış yalnızca Arap halklarını değil, aynı
koşullardaki tüm dünya halklarını etkiledi, bu etki devam edecektir. Bu
bir başlangıçtır. Bizler bu tür direnişlerle istediklerime
kavuşacağız; başka yolu yok bunun. Aynı halktan gelmiş olduğumuz için,
öncelikle bizim davamızı olumlu yönde etkileyeceğinden hiç kuşkum yok. KÜRT HALKI TARİHİN HER DÖNEMİNDE BÜYÜK BİR ZULÜM GÖRDÜ *Türkiye’deki halkların, özellikle Kürt halkının tarih sahnesinde haklı
yerlerini almaları için verdiği mücadeleyi yakından izlediğinizi
biliyoruz. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
- Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki, Kürt halkı tarihin her
döneminde büyük bir zulümle karşı karşıya kalmıştır. Bu sadece burada
değil, tüm Ortadoğu’da tepki ve nefret yarattı zalimliğe karşı.
Halkların kendi haklarını tayin etme hakkı evrensel kabul görmüş bir
haktır. Bunun önüne geçmek imkansızdır, er geç bu hak gerçekleşecektir.
Türkiye’de Kürt gerçeğine karşı inkarcı bir politika güdüldüğünü
biliyoruz. Ama direnişiniz karşısında diz çökmeleri kaçınılmazdır. KADININ YER ALMADIĞI MÜCADELENİN BAŞARISIZ OLANAKSIZDIR
*PKK lideri Sayın Öcalan, her fırsatta kadın katılımı olmadan hiçbir
toplumsal kurtuluşun gerçekleşemeyeceğini vurguluyor. Kendi
deneyimleriniz sonucunda kadının mücadeledeki yerini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
- Bizim sahip olduğumuz dünya görüşü gereği bu çok olumlu ve önemli bir
tespittir. Kadının yer almadığı bir mücadelenin başarısı ya geçicidir
ya da olanaksızdır. Filistin tarihinde kadınlar direnişte etkin bir
şekilde yer aldılar. Ne zaman ki Filistin direnişi geriledi, kadın iki
misli geriye düştü. Bugün şu durumdayız. Filistin Parlamentosunda
baştan üçüncü kişi mutlaka kadınlardan olmak zorundadır. Bu bir yasaya
dönüşmüştür artık. Hedefimize vardığımız söylenemez ama biz bunu kendi
halkımızla çözebileceğimizin inancını taşıyor, çabasını sürdürüyoruz.
Bizler ne yazık ki her şeyden önce erkek aklıyla yaşıyoruz. Ama bu
sadece erkeklerde kalan bir akıl değil, kadınların da içselleştirdiği
bir akıl. İşte bu anlayışı söküp atmak, sabırlı, özneli bir kadın
mücadelesini gerektirir. Bir yandan dinsel hareketlerin kadını yeniden
eve kapatma çabası var ve bu oldukça etkili. Bu nedenle, kadınların
özgürleşmesinin toplumsal kurtuluşla bağını göremeyecek bir perde
oluşuyor bilinçlerde. Bizler, hem bir ulusal kurtuluş hem de toplumsal
kurtuluş mücadelesi sürdürüyoruz; bu ikisi birbirinden asla
ayrılamayacak bir bütünlüktedir. *Günlerdir
buradasınız, birçok toplantıya katıldınız. Buralarda kadın katılımını
ve hareket içinde özgürleşmesini nasıl gözlemlediniz. Ortadoğu’daki
kadın hareketi ile buradakini kıyaslarsanız neler söylersiniz?
- Burada üç gün boyunca katıldığım her toplantıda ve o büyük mitingde
büyük bir kadın katılımı gördüm. Mücadelede kadın yerini almış, bu beni
çok mutlu etti. Özellikle kadın meclislerinizin aldığı kararların
tartışmasız kabulü, son derece önemli bir aşamadır. Bundan çok
etkilendim. Sanırım siz de bunu yaparken, hem kadın hem de erkeğe
yapılan zulmün bilincinde olduklarını gördünüz. Çünkü zulüm kadın erkek
çoluk çocuk ayırmıyor. Topyekün acı çekiyoruz çünkü. O yüzden,
mücadeleyi kadın erkek mücadelesi olarak konumlamak, hareketi
zayıflatır, yıpratır.
İkinci konuya gelirsek, kadın mücadelesindeki deneyimleriniz bizlerle
paylaşmak, Filistinli kadınlarla buluşup karşılıklı deneyim
alışverişinde bulunmak, hepimiz için çok önemli. Bunu mutlaka
gerçekleştirmeliyiz. BARIŞ İÇİN KADIN DAYANIŞMASI
*Biliyoruz ki, İsrailli kadınlarla Filistin kadınları arasında
yıllardır barış üzerine ısrarlı bir kadın dayanışması var. Bu
dayanışma ne durumda?
-Filistin’de kendi ülkelerinin işgalci tutumuna karşı başkaldıran
İsrailli kadınlar varlığı bir gerçektir. Bu kadınların İsrail’in inşa
ettiği utanç duvarına gidip eylemler yaptığı, polisle karşı karşıya
geldikleri, dövüldükleri, ezilip horlandıkları ama bundan yılmadıkları
da gerçeğin önemli bir görünümü. 1996’da Kudüs’te ortak bir yürüyüş
yapıldı. Biz o zaman bu yürüyüşe karşı çıkmıştık. Bu tür eylemlerin
asıl niyeti çarpıtılıp dünya kamuoyunda sanki bir barış gerçekleşmiş,
sorunlar çözülüyor imajı verdirilmeye çalışılacağı karşı çıkma
gerekçemiz olmuştu. Haklı çıktık bir bakıma. Buna karşın işgale karşı
duruşta bizler kimseyi itmeyiz, kim omuz veriyorsa kardeşimizdir bizim.
İsrail Komünist Partisi’nin öncülüğünde bir "Eşitlik ve Barış Cephesi”
kuruldu. Bu cephenin üyelerinin çoğunluğu Arap kökenlidir. Şimdilik bu
durumdayız. ORTADOĞU’DA KADIN MİLİTAN OLMAK
*Ortadoğu’da kadın militan olmak ne tür zorluklarla, açık ya da örtük ne tür engellerle karşılaşıyor?
-Kendi yaşamımdan örnek vermek gerekirse, anne olduktan sonra
yaşadıklarım bugün bile içimi burmaktadır. İki çocuğum vardır; onları
bırakıp gitmek zorunda kalırdım. Ama her dönüşümde hastalanmış bulurdum
çocukları. Kreşe bırakırken öğretmene ayrıntılı not verirdim ki, şu
ilacı şu saate, bunu bu saatte çocuklara versin diye. Bunlar
günlüklerimde de yer alır. Yıllar sonra çocuklar büyüdüler,
günlüklerimi okudular. Şimdi arada bir bana sitem ederler, takılırlar;
"bizi hocamıza verdiğin notlarla büyüttün anne, buna nasıl razı oldun”
diye. Ama ne yapabilirdim başka? Buna karşın bir şanslı yanım vardı.
Filistinli yoldaş kadınlarla çocukların bakımı için dayanışmam hiçbir
zaman kesintiye uğramadı. Çocuklarım, çok sayıda anneler topluluğu
arasında büyüdü. Bizde devrimci kadının her zaman çok saygın bir yeri
olmuştur.
ÜLKEMİZDE EN BÜYÜK ŞİDDET İŞGALCİLERİN ŞİDDETİ
*Yaşadığınız coğrafyada kadına yönelik baskı ve şiddet üzerine ne tür çalışmalarınız ve programınız var?
-Bizim ülkemizde en büyük şiddet işgalcilerin şiddetidir. Siz de
gördünüz ve yaşadınız ki, işgalciler çocuk, kız, kadın, yaşlı demeden
şiddet uyguluyorlar. Bu şiddete erkekler de maruz kalıyorlar; işgalci
cinsiyet ayrımı yapmıyor. Biz de kendi aramızda bu ayırımı bu anlamda
yapamayız ama az önce söylediğim gibi, ulusal kurtuluş ile kadının
kurtuluşu birbirinden ayrılmaz bir bütünlük içindedir. Bu tüm dünyada
böyledir. O nedenle sizlerle her türlü dayanışmanın içinde olmaktan,
deneyimlerimizi ve sorunlarımızı paylaşmaktan asla kaçınmayacağız.