Mahabad
Kürt Cumhuriyeti, uzun ömürlü olamadı. Sovyetler’in İran’dan geri
çekilmesi ve İran hükümeti ile Azeri politikası doğrultusunda anlaşarak
desteğini İran Kürt hareketinden çekmesiyle birlikte, İran hükümet
güçleri Kürdistan’ı yeniden işgal etti. Mahabad Kürt Cumhuriyeti, 1946
yılının sonlarına doğru daha 11 aylık iken yıkıldı. Barzani ile diğer
ileri gelenlerin tüm ısrarlarına rağmen halkına yönelik bir katliama
neden olacağı gerekçesiyle Mahabad’ı terk etmeyen Kadı Muhammed,
yakalandıktan yaklaşık 3 ay sonra, 31 Aralık 1947’de Cumhuriyet’i ilan
ettiği meydanda asılarak idam edildi.
Mahabad’ın yıkılışı
döneminde Mustafa Barzani teslim olmayı reddetti. O, aynı şekilde Kadı
Muhammed’in de Mahabad’da kalmasını istemiyordu. Sovyetler’in geri
çekilmesinden sonra onlarla anlaşma yolu kapandığı için, Barzaniler,
Sovyetler’e sığınabilecek durumda da değildiler. Bu nedenle Barzanilerin
büyük çoğunluğu İran’da kalmayarak Irak Kürdistanı’na dönme kararı
aldılar. Kürtlerin önemli bir kısmı, Irak’a geçerek hükümete teslim
olmayı kabul etmişlerdi. Mustafa Barzani Irak sınırına vardıklarında,
kardeşi Şeyh Ahmet’e veda etti. Irak Kürdistanı’na geçerek bir kez daha
hükümete teslim olmayacağını ve Irak zindanlarında ölmektense
Sovyetler’e geçmeyi ve gerekirse çatışarak ölmeyi deneyeceği kararını
bildirdi. Mustafa Barzani, bu kararıyla 12 yıl sürecek yeni bir ayrılığa
doğru ilk adımı atmanın kararını da vermişti.
Sovyetler’e uzun yürüyüş
Mustafa
Barzani bu kararını duygusal bir konuşmayla peşmergelere de bildirdi.
560 peşmerge Barzani ile birlikte hareket edeceklerini, Irak’a teslim
olmayacaklarını belirtti. Barzani’nin coşkulu ve duygusal konuşmasıyla 6
Mayıs 1947’de Irak Kürdistanı’nın Ergoş köyünden başlayan zorlu ve uzun
yürüyüş, onlarca çatışma, açlık ve sefaletin ardından 18 Haziran
1947’de Aras nehrinden Azerbaycan’a girişle son buldu. Bazen Türkiye,
bazen de İran topraklarında süren bu yürüyüşte, Barzani peşmergeleri hem
çatışmalardan, hem de açlık, hastalık ve yorgunluktan onlarca şehit
verdi.
Mustafa Barzani’nin uzun yürüyüşü dünya basınında da
yankısını bulmuştu. İngiliz BBC radyosu, Barzanilerin Sovyetler’e
varışını bültenlerinde ilk haber olarak duyurdu. Ancak onca zorlu ve o
kadar riskli bir yolculuktan sonra onlarca şehit bahasına Sovyetler’e
varan Mustafa Barzani ve peşmergeleri, ilk etapta umduklarını
bulamamışlardı. Mele Mustafa, daha Azerbaycan’a varır varmaz gruptan
ayrı tutuldu. Diğer peşmergelerin yaşam şartları ise daha ağırdı.
Sığınma isteklerine uzun zaman yanıt verilmedi. Barzani’nin Stalin ve
Bakırov’a yazdığı onlarca mektup ve rapor, yanıtsız kaldı. Barzani,
Azerbaycan’a vardıktan ancak 6 ay sonra, 1947’nin sonlarına doğru
Bakırov’la görüşme olanağı yakalayabildi. Bu ilk görüşmeden sonra
Barzanilerin durumu eskiye nazaran nispeten iyileşti. Kamplarda Kürtçe
okuma-yazma kursları açıldı. Bazı peşmergeler, Sovyet subaylarının
denetiminde modern anlamda silahlı gerilla eğitimine tabi tutuldular.
Ancak bir müddet sonra Bakırov, Stalin üzerindeki nüfuzunu da
kullanarak, Kürtleri Mustafa Barzani aracılığıyla kendilerine bağlamayı,
olmazsa Barzani ile peşmergelerini izole etmeyi; deyim yerindeyse
onları siyaseten öndersiz bırakmayı tasarladı. Mele Mustafa, Bakırov’un
bu yönlü taleplerini sezmişti ve kendisine yönelik tüm girişimleri
reddetti. Kürtlerin ayrı bir halk olduğunu ve kendi ülkelerinin
özgürlüğü için mücadele ettiğini, bu durumun sosyalizmle çelişmediğini,
Sovyet sosyalistlerinin de bu anlamda kendilerine destek vermeleri
gerekirken onları siyaseten bitirip yok etmeyi tasarladıklarını rapor
eden Mele Mustafa, bu nedenle Stalin’le görüşmek istediğini, Bakırov’a
bildirdi. Barzani, Stalin’le görüştürüleceği yalanına kanarak,
Kremlin’in de isteği üzerine, peşmergelerinden koparıldı ve Aral gölü
yakınlarındaki bir yerleşim biriminde birkaç komutanı ile birlikte
zorunlu ikamete tabi tutuldu. Barzani’nin peşmergelerden hile ile
koparılmasından sonra sığınmacı Kürtler için yeni ve zorlu bir süreç
başladı. Birçok peşmerge farklı yerlere sürgün edildi. Gruplar
dağıtıldı. Aralarındaki iletişim koparıldı, haberleşmeleri engellendi.
Bazı peşmerge komutanları Barzani ile görüştürülecekleri vaadiyle
kandırılarak, ta Semerkant’a kadar sürgüne gönderildiler.
Kürt
sığınmacılar tamamen izole ediliyorlardı. Gittikleri yerlerde hem kendi
aralarında hem de halk ile görüşmeleri engelleniyordu. Kremlin’in
bilgisi dahilinde ve Bakırov’un tasarrufuyla yaşama geçirilen
politikalar, Kürtleri tedirgin etmişti. Özellikle Barzani’nin akıbeti
konusundaki şüpheler, şaibeler, yalanlar, asılsız haberler Barzanileri
çılgına çeviriyordu.
İlk açlık grevi ve Sovyetler’deki "altın” yıllar
Uygulamalara
tepki gösteren Kürtler, siyasal mücadele tarihlerinin ilk açlık grevini
o dönem başlattılar. Birçok yere dağıtılan Kürtler, birbirlerinden
tamamen habersiz açlık grevi ve benzeri protesto eylemleri yaptılar.
Mustafa Barzani’nin bizzat kendisi de, mevcut durumu kabullenmeyerek
benzeri protesto eylemlerine yöneldi. Kürtlere yönelik bu izolasyon 1951
yılına kadar sürdü. Sonraki yıllarda Mustafa Barzani, Kürtlerin bu
dönemde yaşadığı baskı ve zulmü, İranlıların, Iraklıların, hatta
İngilizlerin zulmünden bile ağır olduğunu söyleyecekti, çocuklarına.
Mustafa
Barzani, 1951 yılında mektupla da olsa, Moskova’ya, Kremlin’e
ulaşabilmişti. Barzani’nin mektubu üzerine bir araştırma heyeti
oluşturularak, sığınmacı Kürtlere yaşatılanlar incelendi. Azeri ve Özbek
yetkililerin Kürtlere yönelik kötü muamele ve işkenceleri, tespit
edildi. Araştırma heyetinin raporu sonrasında, Kürt sığınmacılar yeniden
bir araya toplandı. Kürt sığınmacıların durumu giderek düzeliyordu.
Barzani’nin
Kremlin ile görüşmesi ancak Stalin’in ölümünden sonra gerçekleşti. Bir
gün herkesten habersiz Moskova’ya giderek Kremlin’in kapısına dayanan
Mustafa Barzani, "Halkım adına Genel Sekreter’le görüşmek istiyorum,”
diyerek, özel bürodan randevu talebinde bulunur. Mele Mustafa’yı
tanımayan özel büro çalışanları, onu geri göndermek isterler. Ancak o,
görüşme gerçekleşmeden ayrılmamakta direnince, Barzani’yi bir otele
yerleştirir ve arşivler taranarak gerekli bilgi ve belgeler toplandıktan
sonra, Kruşçev ile görüşmesi için randevu verirler. Kruşçev, Mele
Mustafa’ya büyük bir ilgi gösterir. Onu, tam bir devlet başkanı gibi
karşılar. Bu görüşmede Kruşçev, Kürt sığınmacılara yönelik uygulamaların
sorumlusunun Stalin dönemi yöneticileri ve özellikle Bakırov olduğunu
Barzani’ye anlatır. Hatta bununla ilgili bazı belgeleri kendisine
gösterir.
Barzani’nin Kruşçev ile görüşmesinden sonra
Sovyetler’deki Barzaniler altın dönemlerini yaşarlar. Siyasi
sığınmacılıkları tescil edilir. Siyasal hiçbir çalışmalarına engel
olunmaz. Bazı peşmergeler evlenerek normal yaşama geçerler. Mustafa
Barzani, birçok konferans ve toplantıya katılır; bazı toplantıların ev
sahipliğini bizzat kendisi yapar. Barzanilerin bu konumu, 1958 yılında
yeniden Irak’a geri dönünceye kadar devam eder.
(Devam Edecek)