Şimdi o 70 yaşında, 6 yaşından beri Kürt müziğiyle içiçe. Müzik onun için bir yaşam biçimi…
Kürt müziğinin kalıcılaşmasında eşsiz bir emek sarf eden Cemila Casimê Celîl ‘öleceğim güne kadar yapacağım işler var’ diyor.
‘Kürt köyleri, kadınlar, erkekler, dengbejler benim için birer okul
gibiydi. Bir teyp aldık ve Kürtleri kaydettik’ diyen Celîl, hayranlık
uyandıracak bir tempo ile hala çalışıyor.
‘Kilamên Cimeta Kurda’, ‘Goraniyê Milliyekanî Kurdî Hewlêr’ gibi
15’ten fazla eseri bulunan Celîl şimdi ‘Stiran û Awazên Kurdî’ kitabını
tamamlandı. Bu kitapta ilk kez bazı dengbejlerin fotoğrafları da yer
alıyor.
‘Kürtler devletsiz kalmış. Ama güçlü bir kültürel birikim
yaratmışlar’ diyen Celîl’in en büyük arzusu Kürt dilinin yaygınlaşması…
Yeni Kürt kuşakları da Kürt kültürüne ilgisiz olmakla eleştiren Celîl
ile Erivan’da konuştuk.
BABAM FİK ÇALARDI
1940 yılında dünyaya geldim. Annemle babam aynı köyden gelmişler her
ikisi de Kızılxun köyündendiler. Bana göre ‘yetimlik’ dilini kendini ve
halkını unutmaktır. Ama onlar iyi yürekli insanlardı. Kürdistan’dan
geldikleri yerleri unutmuyorlardı. Örneğin ninem hep Bezert köyünden
(Kars) söz ederdi, akrabalarımızı ve komşuları hiç unutmazlardı. Çünkü
ülkelerini yüreklerinde taşıyorlardı.
Babam 20 yaşında okulu bitirdikten sonra Ermenistan matbaasının
Kürtçe bölümü redaktörlüğünü üstlenmişti. Annemde Kürtçe bölümü
okumuştu. Babam entelektüel çalışmalarına başladığı zaman biz daha
küçüktük. Evimiz sürekli kalabalıktı ve gelenlerin hepsi Kürt idi. Büyük
bir Kürt ailesi gibi... Bu yaşamımız, çalışmalarımız ve düşüncelerimiz
üzerinde önemli bir etki bıraktı. Zaten bu konuda babamın eşsiz bir
yaklaşımı vardı. Ne yapmak istiyorsanız yapın ama ‘Kürt olduğunuzu
unutmadan yapın’ diyordu. Bu yüzdende Ordixan edebiyatçı oldu, Celil’de
Kürt tarihçisi oldu.
Çocukluğumu hep Kürtçe müzikle geçirdim. Bazen evimize gelenler
söyler bazen teypten çalınırdı ama hep vardı. Babam evde ‘Fik’ çalardı
‘Fik’ çalmayı ülkede öğrenmişti. Babam bir milliyetçi değildi, ama Kürt
kültürüne hayrandı.
İLK KİTABI 21 YAŞIMDA ÇIKARDIM
6–7 yaşında okula başladım ve daha ikinci sınıftayken aynı zamanda
Aleksandır Sipîtzaryan müzik okuluna gittim. Yani iki okulu birlikte
okuyordum. Daha sonra 11 sınıfı bitirdim. Bu arada da müzik eğitimimi
Romanos Melikyan bölümün de sürdürdüm.
Daha çok genç bir öğrenciyken (1956) babam beni radyoya götürür ve
orda Kürtçe klamları piyano ile çalardım. Bunların bazıları radyo
arşivinde var, halen korunuyor. Yani 16 yaşındayken bunları piyano ile
çalıyordum zaten.
Babam sürekli olarak Kürt anonim şarkılarını notalayıp yazıya geçmesi
gerektiğinden bahsederdi. Bu konuda çok ısrarlıydı, ona göre Kürt
müziğinin notaya çevrilmesi korunması açısından hayati önemdeydi. Çünkü
Kürtlerin ulusal bir arşivleri yoktu. Bunların korunması daha sonra
tarihsel şifrelerinin okunması açısından da önemliydi. Bunları daha
1952’de söylüyordu.
Bu yüzdende bu çalışmaya daha 1964 başladım. Sanırım o zaman 23–24
yaşlarındaydım 75 Kürtçe anonim şarkıyı notaya dökerek "Klamên fokloro
Kurdî” başlığı ile kitaplaştırdım. İlk kitabım o dönemler için büyük bir
olay yarattı. Çünkü kimse o yaşlarda kitap yazmazdı. Sovyetlerde
herkesin kitap yazmasına ve yayınlamasına izin vermezdi, şimdiki gibi
özgürlükler yoktu.
BİR TEYP ALDIK KÜRTLERİ KAYDETTİK
Babam Celil için bir fotoğraf makinesi ve büyük bir teyp aldı. Bize
"köylere gideceksin orada birçok söylence, tarih, büyük adamların
sözleri, kadınların ağıtları, ülkeden kendi topraklarından göç etmiş
halen yaşayan büyük insanların yaşam hikâyelerini kaydedip getirin
arşivde kalsın” dedi. ‘Kitap yayınlayın’ demiyordu ‘toplayın’ diyordu.
Onun söylediklerinden yapılması gerektiğini anlıyorduk.
Bende Celil ile gidip Kürt müziklerini kaydediyordum. Babam uzağı
gören biriydi. Şimdi olanları gördükçe o gün babamın söylediklerinin ne
anlama geldiğini daha iyi anlıyorum.
Şimdi kamera bilgisayar ve teknoloji gelişti, ama Kürt dili
kullanılmadığı için kendilerine özgü müzik ve kültürel birikimleri ve
temel kimliklerinden uzaklaşma yaşanıyor.
Ordixan geldiğinde Celile birlikte çalışmaya gidiyordu, ama klam ve
stranları hazırlama ve yayınlama çalışmalarımda her ikisi de yardımcı
oluyordu. Şerit üzerinde söylenmiş klamları ben notaya çeviriyordum.
Bana ‘sen notaları yap ve teksti hazırla geri kalan işlerde biz yardımcı
oluruz’ diyorlardı. Eğer onlar olmasaydı evlendikten ve çoluk çocuk
sahibi olduktan sonra bu çalışmaları yürütmek benim için zor olacaktı.
Daha sonra Stoyê Cindî ile evlendim, kendisi bir profesördü ve herkes
tarafından sevilen biriydi. Bu çalışmanın daha da gelişmesi için
kendisinden çok destek aldım. Masiste oturduğumuzda geniş bir çevreye
sahiptik. Yakınlarda klamları bilen kimi görse hemen "Cemile teybi getir
kaydetmeye başla” diyordu.
Daha sonra Tiflis’e gittim geleneksel elbiseler içindeki bu
kadınların zihinleri ve yürekleri okyanus gibiydi ve birer canlı
arşivdiler. Evlerinde söyledikleri klamları kaydettiğimde çok
seviniyorlar. Büyük toplulukların bir araya geldikleri anlarda, Kürtçe
klam söylüyorlar konuşup sohbet ediyorlardı. Ben bunları kaydederken
Ordixan ile Celil’de diğer hikâye, anı, atasözlerini yazıyorlardı. Artık
Kürt köyleri bizim için birer okul ve araştırma merkezleri olmuştu.
SIRLARI MÜZEKLERİNDE SAKLI HALK
Çok fazla klam ve söylenceleri kaydettim. Ama o kadar zengin bir
sözlü kültür var ki bunların sadece bir kısmını yazıya ve notaya
çevirebiliyorsunuz. Ayrıca senin Kürtçe klamları zılgıtlarıyla Kürtçe
ahengiyle ve bütün güzelliğiyle koruyarak notalara çevirmek zorundasın.
Bugüne kadar topladığımız materyaller birkaç bini geçer, ancak bunlardan yaklaşık 1000’e yakınını 10 kitapta biraraya getirdim.
Ayrıca Ordixan ile birlikte 2002’de Güney Kürdistan’da çalışmalar
yaptık, özellikle Hewremanların yaşadıkları bölgelerde çalıştık. Dil
bilmiyorduk ve zor zorlanma oldu. Kayıtlar ve seçmeler için günlerce
çalıştık. Geri döndüğümde bunun notaya dönüştürülmesi için 1 yıldan
fazla bir çalışma yürüttüm ve bunları bir kitapta toparladım.
Müzikten biraz anlayan, ister müzisyen ister dinleyici olsun bir
parçanın hangi halka ait olduğunu anlayabilir. Bir parçanın tonlaması,
sözcükleri ve şivesi o halkın toplumsal şifrelerini taşır. Kürt
müziğinin kendine özgü yönleri var. Diğerleri Kürtçe klam söylemek
isteseler bile bunu tam başaramıyorlar. Daha çok tonlama, ritim ve söz,
onun hangi halka ait olduğunu ortaya koyuyor. Kürt folklorik müziğinin
beste ve ezgisi zengindir. Bize komşu olan birçok ülke, zorla talanla ve
gizli düşmanlıklarıyla müziğimizi kendilerine mal etmeye çalıştılar ve
halen bunu sürdürenler var. Çünkü günümüzde halk müziği ve folklorik
müzikler merak edilmekte. Şimdi bütün dünya folklorik ve sözlü
birikimleri merak ediyor. Çünkü bunlar giderek azalıyor. Kürtler
devletsiz kalmış. Ama güçlü bir kültürel birikim yaratmışlar. O kadar
ilginç yanları var ki örneğin oldukça dramatik içerikli bir parçayı çok
farklı bir havada söyleyebilmiş. Yaslarda bu kadar müzik kullanan başka
bir halk yoktur. En büyük kültürel ve yaşamsal sırlarını müzikle korumak
istemiştir.
KÜRT MÜZİĞİNİN ORJİNALİTESİ KORUNMALI
Şimdi Kürtlerin birçok televizyon kanalı var. Buna çok seviniyorum.
Sürekli yeni Kürtçe parçalar çalınıyor. Yeni filizlenen çiçekler gibi
mutluluk verici. Ama çağımız müziğinde, müziğin estetiğinden çok,
görüntünün, estetiğin öne çıkarılması var. Bu bazen müziği ikinci plana
düşürüyor. Ayrıca kitleler arasındaki etkileşim yer yer müziğin
orijinalitesine zarar veriyor. Ezgilerin özgünlüğünü koruyamadığında
güçlü bir söylem ve müzik ortaya çıkmıyor. Orijinalite diğer şeyler gibi
müzik içinde çok önemli. Bu bozulduğunda bir parçanın dayanıklılığı da
kalmıyor. Kısa süreli tüketimlere dönüşüyor.
KADINLAR DAHA ÇOK AŞK ŞARKILARI SÖYLEMİŞ
Köylere gittiğimizde kadınlar erkeklerin yanında klam söylemeye
utanırlardı. Kadınlar daha çok stran biliyor ve daha çok şarkıyı
yüreklerinde saklayıp koruyabilmişler ve gördükleriyle yorumlamışlar.
Ama Erkeklerin söyledikleri daha çok yayınlanmış. Yani kadınların daha
çok gizlenmiş. Utangaçlık, sevginin gizlenmesi gibidir. Her zaman
erkeklerin söyledikleri aşk parçaları görülmüş ama kadınların
ürettikleri daha çok. Şimdi söylüyorlar gelişme var. Ama daha önce
ayıptı. Kadınlar daha çok doğa, aşk, sevgi toplumsal parçalar
söylemişler.
YENİ ERİVAN ÜLKEMİZDİR
Erivan her zaman Kürtler için çekim merkezi olmuştur. Ancak
sınırlandırmalar var, örneğin Erivan radyosunun yayını bir buçuk saati
şimdi yarım saat oldu. Burası ayrıcı Kürt müziği için bir akademi
gibiydi ama şimdi nerdeyse kapandı. Riya Teze iki kişiyle ayakta durmaya
çalışıyor yada ömrünü uzatmaya çalışıyorlar. Bunların tümü devlete
bağlı değil Ermenistan’daki Kürtlerin, yeni nesillerin ilgisizliği var.
Ama karamsar değilim şimdi çok daha büyük şeyler Kürdistan’da
gerçekleşiyor. Artık her şeyi ülkeye mal etmeliyiz. O oraya mal edilmiş
müzik ve diğer tüm değerler kalıcılaşacaktır
Yaralı olan yüreğimiz ancak Kürdistan iyileştirebilir. Biz Kürtler
kendimizi iyileştirmeliyiz. Bizden başka hiçbir halk bizi iyileştiremez.
Bu yüzden birbirimizi anlamalıyız ve sorunlarımızı makul yöntemlerle
çözmeliyiz. Yani yeni Erivan ülkemizdir.
SON NEFESİME KADAR YAZACAĞIM
70 yaşında olduğumu söylüyorlar, bunu duyuyorum. Ama ben kendimi 70
yaşında hissetmiyorum. Halen bir genç gibi yapmam gerekenler var. Halen
bir genç gibi müzik dinlemek ve üzerinde çalışmak istiyorum. Ölmeden
biraz daha çalışma yapmak istiyorum.
Bana göre insan son saatine kadar bu kutsal çalışmayı sürdürmeli.
Hele hele bu halk için çalışmak kutsaldır. Çünkü bir gün gelecek ve
diyecekler ki bu parça kaybolmak üzereydi iyi ki bu parça notaya
çevrildi. Bunu hayal ediyorum ve moral alıyorum.
Zinê en küçüğümüzdü. Belki onun içindir hepimiz için kutsal bir insan
gibi gelirdi. Rusya Maksim Gorki edebiyat bölümünü okudu. "Hikayetên
cıvata mayin” kitabını Kürtçeye çevirdi. Ordixan’ın "Zar Gotin”
kitabında önemli bir emeği var. Bazı Kürtçe kitapları Rusçaya çevirdi.
Yine üzerinde çalıştığı kitaplar var. Şimdi Komitas konservatuarda
çalışıyor. Kendi evinde de tercüme çalışmalarına devam ediyor.
En son söylemek istediğim. Varlığımıza Kürtlüğümüze sahip çıkmalıyız.
Bir gün gelirde insanlara yeniden hangi halktan olmak istedikleri
sorulsa ben yine” Kürt olmak istiyorum” derim. Kürtlerin değerlerine
sahip çıkmasını isterim, bu kadar…
Rahmi Yagmur-Helin Cudi-ANF/Erivan