ANKARALI KÜRT CEMALİ
Ercan İmre
Kürt Cemali lakabıyla maruf 50'li ve 60'lı yılların
Ankara'sında özellikle Altındağ, Yenidoğan ve Bentderesi semtlerinde
güçlü olan zamanın kabadayısı Cemali Coşar.
O tarihlerde Ankara Hacettepe'de kumar oynatıp
haraç toplayan Kabadayı Mehmet 1953'de Yakın arkadaşı Sarı Veli'yi
bir alacak verecek meseli yüzünden öldürmekten önceden tecilli cezasıyla
birlikte 15 yıl hapis cezasına mahkum olur. Dündar Kılıç o zamanlar
yeni yeni palazlanıyor, bu alemlerde kendini göstermek ve kumardan
kazanç toplamak için kavga ve çatışmalarda cesaretini kanıtlaması
gerekiyordu. Çeşitli kavgalara gire çıka hapishaneleri uğrak yeri
haline getirmiş olan Dündar Kılıç bu sayede Kabadayı Mehmet başta
olmak üzere zamanın ünlü kabadayılarıyla tanışmış, hapisten çıkınca
onların kumarhanelerine "takılmaya" başlamıştı.
İşte Kabadayı Mehmet hapise girince onun Kumar
işleriyle Dündar Kılıç ilgilendi. 1962 yılında Kabadayı Mehmet hapisten
çıkınca Dündar Kılıç onunla beraber oldu. Yıllar geçmiş Ankara'da
27 Mayıs sonrası askeri dönemin ağırlığı hız kesmiş kabadayılar
aleminde her şey eski hızına kavuşmaya başlamıştı.
Kürt Cemali ile Kabadayı Mehmet takışmışlardı sebep
kumar oynatılan bölgelerin paylaşılması idi. Bu takışma ve kavgaların
ardı arkası gelmedi Ankara artık bu iki gruptan biri için fazlaydı.
Bir Nisanı iki Nisana bağlayan gece Kabadayı Mehmet konuşmak ve
kumar oynamak için Kürt Cemalli'yi Hergele meydanındaki kulübüne
davet eder, gecenin ilerleyen saatlerinde aralarında çıkan çatışma
sonucu Kürt Cemali vurularak öldürülür.
Cemali'nin Ardından
Kürt Cemali'nin öldürülmesinin ardından Ankara'da
büyük gösteriler olur. Altındağ, Yenidoğan, Atıfbey mahallerinden
beş bine yakın kişi önce İtfaiye meydanındaki kahvenin önünde toplanıp
intikam sloganları atarlar, sonra Kabadayı Mehmet'in bulunduğu adliyeye
yürürler.
Dündar Kılıç meşru müdafaa halinde sayıldığından
Kürt Cemali cinayetinden beraat etti ve 1963 affıyla Kabadayı Mehmet'le
birlikte tahliye oldular. Dündar Kılıç serbest kaldıktan sonra artık
Ankara'da barınamayacağı için İstanbul'a yerleşme ve işlerini buradan
yürütme kararı alır. Böylece bu olayla birlikte ilerde yeraltı dünyasını
ünlü ismi olup Türk kamuoyunun yakından tanıyacağı Dündar Kılıç'ın
İstanbul macerası başlar.
Kabadayı Mehmet ise 6 Nisan 1965 günü Cemali Coşan'ın
16 yaşındaki yeğeni Nuri Coşan tarafından vurularak öldürüldü. Dündar
Kılıç Yaşamı boyunca Kürt Cemalli'ye ateş etmediği ve suçlu olmadığını
söyledi. Bu arada zamanın ünlü Türkücülerinden Nuri Sesigüzel söz
ve müzik'i Nail Bayşu'a ait olan "Ankaralı Kürt Cemalli'ye
Ağıt" isimli plağı yapar, bu plak o kadar tutar ve o kadar
çok çalınır ki artık şarkının popülaritesinden rahatsız olan Dündar
Kılıç bir gün Nuri Sesigüzel'e gider:
"Neden yani Nuri Bey? Siz insanları neşeye
boğmayı düşüneceğinize böyle bir plak yapmaktasınız ki canımızı
aldırmak istercesine? Öyle değil mi Nuri Bey?"
Nuri Sesigüzel "Seni tanımış olsaydım, sana zararlı olacağını
bilseydim yapmazdım bu plağı." deyince Dündar Kılıç'ada
söyleyecek bir şey de kalmıyor.
Keşanlı Ali Destanı
Kürt Cemali'nin öldürülmesi ve arkasından yapılan gösteriler sanat
dünyasının konuya ilgisini çekti. Önce Nuri Sesigüzel türküsünü
yaptı arkasından "Piç Ahmet" lakaplı başka bir türkücü bir plak
yaptı. Olay ünlü hikaye ve oyun yazarı Haldun Tanerin dikkatini
de çeker Altındağlı Avukat Şefik Günder ve Atıfbeyli Tahsin Yaman
la tanışır, konuyu araştırır ve inceler. Daha sonra "Keşanlı
Ali Destanı" ortaya çıkar, olayın geçtiği Sineklidağ gecekondu
mahallesi Altındağ olduğu söylenir. Gerçi hikaye birer bir aynı
olmasa da Kürt Cemali olayından bir esinlenmede vardır.
Ankaralı Kürt Cemali'ye Ağıt
Kaderim böyleymiş, ağlama anam
Cemalin boyandı al kızıl kana
Dört tane yavrumu bıraktım sana
Layikmidir felek bu ölüm bana
Ben ölürsen bağlatmayın başımı
Arkadaşlar diksin mezar taşımı
Annem silsin gözlerimin yaşını
Dertli yazın mezarımın taşını
(Pathe Plakları-7-PTC 254)
|