Van
100. Yıl Üniversitesi’nde okurken MİT tarafından ajanlaştırılarak
Erzurum polis okuluna, oradan dağa ajan olarak gönderilen Deniz Nemrut
kod adlı Feyzullah Tunç çarpıcı itiraflarda bulundu. Zaman Gazetesi
bürosu ile Gülen yurtları, dershaneleri ve okulları üzeri yapılan
ajanlık faaliyetlerini detayları ile anlatan Tunç, MİT ve polisin
ajanlaştırma taktiklerini sıraladı.
Uzun süredir ajanlık faaliyeti yürüten ve Van’ın Muradiye nüfusuna
kayıtlı Feyzullah Tunç devletin Kürt gençlerine dönük ajanlaştırma
faaliyetleri konusunda önemli itiraflarda bulundu. Ajanlaştırma
faaliyetlerinde Gülen Cemaatine bağlı okul, yurt ve dershanelerle polis
ve MİT işbirliği dikkat çekici.
Gerilla alanlarına ajan olarak gönderilen Tunç itiraflarda bulunarak,
pişman olduğunu ve örgütte kalmak istediğini söyledikten kısa bir süre
sonra ise kaçtı. HPG ve KCK yetkilileri bu kişiye karşı halkın ve
kurumların duyarlı olmasını istedi.
İLK RANDEVU ZAMAN GAZETESİ BÜROSUNDA
Feyzullah Tunç lise birinci sınıftayken dershane sınavından aldığı
yüksek puan nedeniyle kendisine ödül olarak içinde Zirve Yayınları’nın
üniversite hazırlık setini içeren bir koli gelir. Kolinin içinde bir
mektup vardır. Daha başarılı sonuçlar için mektuptaki telefonu araması
istenir. Tunç bu numarayı aradığında artık yaşamında önemli bir yer
tutacak olan Zakir Karayel isimli kişi kendisi ile Zaman Gazetesi
bürosunda buluşmasını ister. "Randevu günü gittim. Zakir Karayel’le
tanıştım. Zaman gazetesi dağıtımcısı ile aynı sınıftaydık. Hakkımdaki
bilgileri ondan almıştı. Ailemle sorunlarım vardı ve bunu sınıftakiler
biliyordu. Zakir bana Şahika Öğrenci Yurdu’nda ücretsiz kalma teklifinde
bulundu. Teklifini ret ettim. Uzun uzun tartıştık. Kürtlerin cahil
olduğunu, okumadığını, bu yüzden toplumun geri kaldığını, okuyup hizmet
etmem gerektiğini söyledi” diye anlatıyor ilk randevuda konuşulanları. O
görüşme ardından yaşamını değiştiğini belirten Tunç daha sonra da sık
sık Zakir Hoca ile görüşür.
HÜSEYİN ÇELİK’İN YAKIN DOSTU
1998 sonbaharında Van yüzüncü yıl üniversitesi elektrik bölümünü kazanan
Tunç yine Zakir Hoca aracılığı ile Fetullah Gülen cemaatine bağlı Özel
Çınar ilköğretim okulu muhasebecisi Hakan Solmaz ve Nur Yavuzer adında
iki arkadaşı ile aynı evde kalmaya başlar. Tunç, Özel Çınar Dershanesi
sahibinin Hüseyin Çelik’in de yakın dostu olduğunu belirtiyor.
1999 yılında HADEP gençlik kolları ve gazete dağıtımı gibi çalışmalarda
yer alan Tunç, Zakir Hoca tarafından uyarılır: "Her sabah kahvaltı
yaptığım bir kahve vardı. Bir gün kahvaltı yaparken Zakir ve Murat
yanıma geldiler. Murat’ı ilk defa görüyordum. Kim olduğunu sormadım.
Çalışmayı bırakmamı söylediler. Kabul etmeyince biraz esnek yaklaştılar.
Murat ve Zakir’le birkaç defa daha tartışmalarımız oldu. Bir gün
babamla görüştüm o da çalışmaları bırakmamı söyledi. Çalışmalardan
ayrıldım. Bir süreliğine Van dışına çıktım. Döndüğümde bir gün markette
Murat’a rastladım, üzerinde polis elbisesi vardı”.
ERZURUM POLİS OKULUNDA ÖZEL EĞİTİM
Murat’ın polis olduğunu öğrenen Tunç birkaç kez onun evine gider ve
görüşürler. Murat, HADEP’ten istifa ederse kendisine yardımcı olacağını
söyler. Tunç HADEP’ten istifa edince Murat kendisine bir dosya verir:
"Dosyada polis okuluna başvuru belgeleri vardı. Babamın da isteği bu
yönlü olduğu için başvuru yaptım. 2001 yılının başlarıydı. Üç aşamalı
sınavları geçerek Erzurum Polis Okulu’nun öğrencisi oldum. Kendi başarım
sayılmaz. Murat’ın girişimleri sonucu oldu. Anlaşılan etkili bir
komiserdi”.
Erzurum polis okulunda normal öğrencilerden ayrı, farklı kimliklerle
eğitilen 8 kişilik ekip kısa aralıklarla tek tek okuldan kovulurlar.
Bunun taktik amaçlı olduğunu dile getiren Tunç’a okuldan kovulduktan
sonra Zakir ve yanında tanımadığı iki kişi, artık göreve hazır olduğunu
söylerler.
AJANLAŞARMA YÖNTEMLERİ
Ajanlaştırılacakların kişilik özelliklerine göre birçok yöntemin
kullanıldığını belirten Tunç; "Kişiliğin şekillendiği aile, bölge ve
arkadaş yapısı tahlil edilir. Arayışları, ilgi alanları, yaşadığı
sorunlar, ilişkileri tespit edilerek bunlar üzerinden nasıl bir
yaklaşımın esas alınacağı belirlenir” diye anlattı.
KULLANILAN TAKTİKLER
Bundan sonra diyalog aşamasına geçilir. MİT ajanı kullanılan taktiklerden bazılarını şöyle sıralıyor:
-Kişinin zayıflıkları kullanılarak bir yanlışlığa sürülür. Yanlışlık ona
karşı kullanılır. Sonra yardım etmek için el uzatıp kendine bağlamak.
-Sıkı bir takibe alarak planlanmış tesadüflerle kişi ile ilişkilenilir.
-Aracılar devreye sokulur. Bu konuda ev arkadaşı, iş arkadaşı, okul
arkadaşı, çocukları, kardeşleri vb. aracılığı ile hem kişiyi onların
bakış açısından tanıma hem de onlar üzerinden baskı uygulayarak kendine
bağlama yöntemi de en fazla sonuç alan yöntemlerden biridir.
-Dert ortağı rolü ile kayıtsız, şartsız yardım etmek, bu şekilde kişiyi baskı altına alarak koşullandırmak.
-Kadınların kullanılması da diğer bir önemli taktiktir. Ajanlaştırmada
kullanılan bir kadın kişiyi kendine bağlar. Duygularıyla oynayıp, alt
üst olmasını sağladıktan sonra onu terk eder. Kişinin girdiği boşluktan
faydalanılır. İntikam ve nefret duygusu kullanılır. Eğer uzun süreli
bir ilişki kurulmuşsa hedefler daha büyüktür. Kamuflaj amaçlı
olabileceği gibi daha fazla bilgi almak için de bu yönteme başvurulur.
Evlilik, metres tarzı ilişkiler geliştirilir. Bunun için kimi zaman
manken ve sanatçılar da kullanılır.
-Kişinin aile, toplum ve çevresine karşı tepkisinin kullanılması da
uygulanan diğer bir yöntemdir. -Özellikle toplum dışı kalmış, kendini
toplum dışı hisseden kişilerde daha fazla sonuç alınır. Bu kişilerin
içinde yaşama karşı hiçbir sorumluluk hissi duymayan, umutsuz, hiçbir
kaygı taşımayan, insanlardan kaçan, korkak olanlar ajanlaştırmaya daha
yatkın kişilerdir.”
DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR
Tunç, yaşamda ciddiye alınmadığını düşünenlerin MİT, Gülen Cemaati
mensupları ve polisin oluşturduğu şebekelerin devreye girmesiyle
kendilerinin ciddiye alındığı fikrine kapıldığını ve bulduğu bu dala
sıkı sıkıya sarıldığını ifade etti. Tunç devamla şunları belirtti:
"Denize düşen yılana sarılır yada yumurtadan çıkan civcivin karşısında
gördüğü ilk canlıyı annesi sanıp peşine düşmesi gibi insanlar bu
şebekelerin her dediğini yapmaya başlıyor. Bir kişi için bazen seneler
harcanır. Yirmi-otuz kişiye el atılır ama birinde sonuç alınır.”
SÜREKLİ TAKİP VE SINAMA
Direkt ilişkiye geçilip ajanlık konusunda ikna edilmeye çalışılan kişi,
sürekli takip, polis tarafından gözaltına alınma, para ve kadın
zaaflarının sınanması ekseninde bir sürece tabi tutulur. Kişinin takip
ettirildiği ona hissettirilir ve tedbir alıp, almadığı incelenir. Hiç
alakası olmadığı bir olayla ilgili gözaltına alınarak heyecan, korku ve
soğukkanlılığı ve olayı nasıl ele alındığı gözlemlenir.
ÜÇÜNCÜ SAYFA HABERLERİ ÖZEL GÜÇLERİN ROLÜ MÜ?
Şebekeler gençlik çağının özelliklerini eğitim konusu olarak ele
alırlar. Gençliğin arayışlarını yönlendirmede her türlü yöntem
kullanılır. Bu konuda medya da çok önemli bir rol oynar. Ajan Tunç
medyada taciz, tecavüz, aldatma, zengin olma, iflas etme, cinayet gibi
konuların sürekli işlenmesi ile ahlaksızlığın normalleştirildiğine ve
medyada bu tür haberlerin yer bulmasında devlet içinde özel güçlerin de
rol oynadığına dikkat çekti.
"BEN OLTADA BALIK GİBİYDİM”
Gençlere yönelik kurulan ajanlaştırma tuzakları konusunda itiraflarda
bulunan Tunç kendisine ilişkin ise şu bilgileri verdi; "Ben bu işe
gönüllü giriştim. Bazı özelliklerim onlar için deyim yerindeyse oltada
balık gibiydim. En büyük zafiyetim yaşamla, toplumla hiçbir alakam
yoktu. Maceraperest oluşum, yeni bir şey yaşamak adına hiçbir toplumsal
ahlaki değeri tanımamam, yaşama bir oyun gibi bakmam, sanki yaşamıyorum
da bilgisayar başında oturmuş oyun oynuyorum gibiydim. Halen bu etkiyi
yaşıyorum. Benim yaşamımın hiçbir ilkesi, ölçüsü, kuralı yoktu. Nasıl
olursa olsun, fark etmiyordu.”
ÇEKİRDEKTAN AJANLAŞTIRMA: YİBO VE SHÇEK
Çocukluk çağından itibaren ajanlaştırmada kullanılan temel kurumlar ise
YİBO ile Çocuk Esirgeme Kurumları, kreş ve özel okullar olarak dikkat
çekiyor. Bu kurumlarda çocukların ispiyonculuğa alıştırıldığını söyleyen
ajan Tunç; "Çocukların zeka düzeylerine ve yaşlarına göre eğitimler
verilir. Özellikle kahramanlığa vurgu yapılır. Kişi kendine dünyayı
kurtarma rolü biçer. Büyüdükçe kafasında oluşturulan temel tema
kötülüklerin kaynağının toplum olduğu, devletin bu kötülüklerle
savaştığıdır. Kendimi ve devleti korumalıyım” dedi.
BEYKOZ’DA SİLAH EĞİTİMİ
MİT, JİTEM, Özel Harekat ve TEM’in kendine göre farklı yöntemler
uygularken, eğitimler de alınacak görev ve alana göre belirlenir.
Eğitimlerin görevlerle içi içe yürütüldüğünü belirten Tunç askeri
eğitimler dışında, diğer eğitimlerin hastane, okul, bazı özel kuruluş
gibi yerlerde görüldüğüne dikkat çekti. Kendisinin ilk görevinin
İstanbul’da El-Kaide ile bağlantısı olduğu belirtilen Altunyıldız
Tekstil Fabrikası ve orada çalışanlar hakkında bilgi toplamak olduğunu
dile getiren ajan Tunç devamla şunları kaydetti: "2 ayda tüm bilgileri
toplayıp ortadan kayboldum. Zakir’in verdiği telefonu aradım. Şifremiz
‘hocanın selamı var’ cümlesini söyleyip o kişiye bilgileri postaladım. 2
gün sonra aradığım kişi merkezden Uysal’ı görmemi istedi. Gidip onu
gördüm. Birlikte Beykoz’a silah eğitimi için gittik. Ormanlık bir alanda
12 gün boyunca Karnas ve Kaleşnikof eğitimi aldım.”
"SAĞLIK EĞİTİMİ ALIP DAĞA ÇIKACAKSIN”
Silah eğitimi ardından yeniden Van’a dönmesi istenir Tunç’tan. Van’da
kendisini otogardan Erdinç adında bir komiser karşılar ve polis
misafirhanesine götürür. DEHAP’ta çalışması istenir ve illegal
kanallarda aktif olması istenir. "Sağlık eğitimi alıp dağa çıkacaksın”
denilen Tunç gençlik çalışmalarında görev alır. Göze girmek için bir
polis otosu dahi yaktığını söyleyen Tunç bu dönemde asayiş polislerince
göz altına alınır. Ertesi gün bırakılan ajana polisler ve askerlerle
yüz göz olmaması telkin edilir. Bir yandan DEHAP çalışmalarında yer
alırken diğer yandan haftada iki gün sağlık eğitimi aldığını kaydeden
Tunç şöyle anlatıyor: "Dikkat çekmemek için fizik tedavi gördüğümü
söyledim arkadaşlara. Sağlık eğitimi veren 4 kişilik bir ekipti. Doç.
Dr. Nihat Tosun, Ali Doğan, Fuat, Birgül’dü isimleri. İlkyardım
dersleri kapsamlı verildi. Mermi ve parça çıkarılması veya nasıl
müdahale edildiği, dikiş atma, enfeksiyon, sindirim sistemi, kırık,
çıkık, mide-bağırsak hastalıklarının tedavisi konusunda eğitildim.
Hastanenin ameliyathane bölümünün bir odasında eğitim veriliyordu”.
AJANLAŞTIRMADA ZEKİ HOCA’NIN ROLÜ
Ajanlaşmasında önemli rol oynayan Zakir Hoca’nın 2002 yılının baharında
evine gelerek bir daha görüşmeyeceklerini, kendisinin Bangladeş’e
gideceğini söylediğini kaydeden Tunç şöyle söylüyor: "Erdinç ve Murat
isimli polislerle bir birim olarak çalışıyorduk. Erdinç artık katılmam
gerektiğini ama gitmeden önce Abdullah Öcalan’ın AİHM’ne sunduğu
savunmalarından işaretlenen bölümleri okumamı istedi. Yine bir zarfın
içinde çözümlemeleri verdi onlara göre hareket etmemi istedi”.
ISPARTA’DA SAVAŞ EĞİTİMİ
DEHAP’ta birlikte çalıştığı arkadaşlarına Ankara’ya ameliyat olmaya
gideceğini söyleyen ajan Tunç Isparta’ya savaş eğitimi görmeye gider.
Şehir dışındaki bir askeri alana giden Tunç burada "Deniz” kod ismini
alır. "Savaş ile ilgili bir saatlik konuşma yapıldı. Savaşmak ölmek ve
öldürmektir denildi. Pusu, sızma, saldırı ve suikast eğitimleri verildi.
Dağda yürürken dikkat edilecek konular üzerinde duruldu. Bulunduğumuz
alanın özel güçlere ait bir alan olduğunu düşünüyorum. Bir ay sonra
yeniden Van’a döndüm ve yeniden çalışmalara katıldım”.
AJANLIK FAALİYETLERİ
Ajan Tunç yürüttüğü ajanlık faaliyetlerini şöyle sıralıyor;
-Van’da çalışma yürüttüğü sırada gençlikle ilgili bilgilerin verilmesi.
Aktif olan, öncülük yapan gençlerin deşifre edilmesi ve
işlevsizleştirilmesi.
-Tatvan’da gençlik potansiyelinin açığa çıkarılıp tutuklatılması.
"DAĞDAKİ GÖREVİM BİLGİ AKTARMAKTI”
Bir süre gerilla alanlarında da ajanlık faaliyetlerini sürdüren Deniz
Nemrut kod adlı Feyzullah Tunç dağdaki görevinin bilgi toplayıp aktarmak
olduğunu belirtti. Ajan Tunç dağ koşullarında ekip ve ulaşabileceği
somut bir yer olmadığı için farklı bir şey yapmasının da zor olduğunu
dile getiriyor.
HPG: KÜRT HALKI AJANLARA KARŞI DUYARLI OLMALI
Deşifre olmasının ardından yürüttüğü faaliyetler ve ilişkileri hakkında
kapsamlı bilgiler veren Deniz Nemrut kod isimli Feyzullah Tunç
kendisine bir şans tanınmasını istedikten kısa bir süre sonra kaçtı.
HPG ve KCK yetkilileri Kürt gençlerinin ajanlaştırılarak dağa
gönderilmeleri nedeniyle kazanımcı yaklaştıklarını, ajan olarak
gönderildiği halde dağ yaşamından etkilenerek saflara katılım yapan
birçok gencin olduğunu kaydettiler. Ancak Deniz isimli bu ajanın tüm
itiraflarına ve pişman olduğunu söylemesine rağmen ihanetçilikte ısrar
ederek kaçmasının gittiği yerlerde ajanlık faaliyetlerini sürdüreceği
anlamına geldiğini belirten HPG ve KCK yetkilileri Kürt halkını ve
kurumlarını bu kişiye karşı duyarlı ve tedbirli davranmaya çağırarak
görüldüğü yerde öz savunma mekanizmalarını işletmesini istedi.