Main Registration

Login

Welcome Guest | RSSThursday, 2024-04-25, 2:56 PM
Menu du site

Section categories
My files [88]

Tag Board

Our poll
sitenin orani nasil
Total of answers: 14

Statistics

Total online: 1
Guests: 1
Users: 0

File Catalog
Main » Files » My files

Mezopotamya’nın kayıp rengi: Kürt Yahudiler
2012-02-18, 9:06 PM

Mezopotamya’nın kayıp rengi: Kürt Yahudiler

Itzik KalaBu sözü bundan tam 15 yıl önce kürtlerin ilk göz nuru Med Tv'de Mehmet Aktaş'ın sunduğu bir programda duymuştum. Bazı Yahudiler Kürtlerin kayıp kavmin torunları olduğuna inanırlar. Kürtler ise Kürt Yahudilerin Kürdistan'ın kayıp rengi olduğunu söylerler. Her iki tarafın da kendine göre geçerli kriterleri var. Ben çocukken yağmurdan sonra ortaya çıkan gökkuşağını büyük bir heyecanla izlemeye giderdik. Kürtlerin inançlarına göre bu renkler kutsal sayılırdı. Güneş ve doğa gibi. Ateş ve rüzgar gibi. Zaten Kürtlerin de, sayısız strana konu olmuş, ilham vermiş "kesk u sor u zer" sevdası oradan geliyor. Nereye giderlerse, nerede yaşarlarsa yaşasınlar bu renkler onların yaşamında büyük bir rol sahibidir. Kürt yahudilerin Kürdistan topraklarından ayrılışının, yani mezopotamyanın ikinbin beşyüz yıllık bir rengini kaybetmesinin üzerinden tam 60 yıl geçti. Iki yıldır bu kayıp rengin izini sürüyorum. Çünkü ben, gökkuşagının o muhteşem harmonisini oluşturan tüm renklerin kutsallığına inanıyorum.

İkinci buluşma

Geçen yılkı ilk ziyaretimde tanıma fırsatına sahip olduğum Kürt Yahudilerle buluşmak için ikinci defa Israil'deyim. Bu defa davetli oldugum Seharane festivaline katılmak için oradayım. Seharane Festivali  Yahudilerin yeni yılı olan Rosh Hashanah'tan iki hafta sonra Kürdistan Yahudileri tarafından binlerce kişinin katılımıyla kutlanıyor. Ve Israil'deki en büyük kutlamalardan biri olarak tanınıyor. Festivalin dinsel boyutu hariç bizim Newroz kutlamalarina bire bir benziyor.

Kürt Pazarı

Viyana - Tel Aviv uçağıyla Ben Gurion Havaalanına indiğimde saatler 15'i gösteriyordu. Oradaki işlemlerin ardından Jerusalem'a doğru yola çıktım. Otele vardığımda ise güneş kutsal kente elvedaya hazırlanıyordu. Ben ise yolculuğun ve hava değişikliğinin verdiği yorgunlukla akşam yemeğinden hemen sonra odama çekilip bir kaç telefon görüşmesinden sonra uykuya dalıyorum. Sabah uyandığımda saat 8 civarlarıydı. Kahvaltıdan sonra şehir merkezine kısa bir yolculuk yapmak için otelden ayrılıyorum.  Iki durak sonra inip Mahane Yehuda, diğer bir adıyla meşhur Kürt pazarına dalıyorum. Bu Pazar bölgeye ilk yerleşen Kürt Yahudiler tarafından kurulmuş. Onun için kürt pazarı olarak biliniyor. Şehir merkezinde bir yıl içinde muazzam değişiklikler olmuş. Mesala Jaffa caddesi ve cevresindeki yol inşaatı bitmiş, eski tramwaylar tedavülden kalkmış, onların yerlerine klimalımodern tramwaylar hizmete girmiş. Yani şehir merkezi bir şekilde daha derli toplu ve temiz bir görünüm veriyor.

Ben Yosef'in Karargahı

Kisa bir gezintiden sonra Kotel'e (Western Wall) doğru yola çıktım. Jaffa kapısında giriş yapıp pazarın içinden kalabalığı takip ede ede giriş kapısına varıyorum ancak Israil'de kutsal günler olduğu için içeride binlerce kişi var. Bana sıra gelene kadar bir kaç saat beklemem gerekecek. Başka sefere deyip Otele dönmeye karar veriyorum. Otele vardığımda ise Kürdistan Yahudileri Toplum Merkezi başkanı Yehuda Ben Yosef'i aradım. Bir taksiye atlayıp verdiği adrese doğru yola çıkıyorum. Tatil olmasına rağmen o direktörü olduğu yüksek okulu calışma arkadaşlarıyla beraber Seharane Festivali için karargaha çevirmiş. "Insanlara daha iyi daha organizeli bir festival sunmak için gece gündüz calışıyoruz. İki gün kaldı, bunu da kazasız belasız geçirdik mi bu iş tamam" diyor, Ben Yosef. Festivalin davetlileri arasında Jerusalem Belediye Başkanı Nir Barkat,  Devlet bakanı Yossi Pelet, Dışişleri bakanı Avidgor Lieberman, eski savunma bakanı Kürt Yahudisi olan Yitzhak Mordechai ve bazı Knesset üyeleri var. Kürt Yahudilerin yoğunlukta yaşadığı kentlerden ücretsiz otubüsler Pazar günkü festival için hizmet verecek bilgisini veriyor bana Ben Yosef.

Samuel'in Marketi

Gel senle bir şehir turu yapalım diyor Ben Yosef. Arabasına atlayıp yola çıkıyoruz. On dakika sonra büyük bir marketin önünde duruyor. Hava sıcaklığı 25 derece orada. Marketin önünde 8-10 kişi oturuyor. Beni onlarla tanıştıtyor Ben Yosef. Gazeteci olduğumu festival için geldiğimi anlatıyor onlara. Kürdistan'ın neresindensin sorusuna Diyarbakır diye cevap veriyorum. Beni ağırlamanın sevincini gözlerinden okuyorum. Sonra marketin sahibi Samuel, Ben Yosef'e ne kadar kalacağımı soruyor. Pazar günü festivalden sonra geri dönecek diyor ona. Bu arada Samuel benim otelde kaldığımı ögrenip öfkeleniyor. Niye otelde kalıyorsun. Gel iki gün benim misafirim ol. Bu defa olmaz ancak bir daha geldiğimde söz diyorum yüzünde Kürdistan özleminin izlerini taşıyan Samuel'e. Sonra gel benimle diyor. Eline bir poşet alıp marketin raflarından önüne geleni dolduruyor içine. Ben yiyemem diyorum ancak o sen madam bizde kalmıyorsun bari hotelde yersin. Samuel'i kıramadım. Bana doldurduğu poşeti otele getirdim.

Haviv Shimoni'nin evinde akşam yemeği

Haviv Shimoni Ben Yosef'in amcası ve Israil Parlamentousundaki ilk Kürt milletvekili. Aynı zamanda 1968 yılında kurulan Israil işçi partisinin kurucularından biri. 1933 yılında Dohuk'ta doğan ve 1936 yılında Israil'e gelen Shimoni Kürdistan Yahudileri Ulusal Konseyi Genel Sekreterliği görevinin ardından 1974 yılında Israil parlamentosuna seçildi. Seharane Festivalinin ilkini 1990lı yılların başında organize eden Shimoni 1994 yılında hayata veda etti. Ben Yosef'le Haviv Shimoni'nin evine vardığımızda gece geç saatlerdi. Shimoni'nin cocukları Amerika'da yaşıyorlar. Onlarda babalarına adanan bu festivale katılmak için bir kaç önce gelmişler. İki oğlu, gelinleri, torunları hepsi bir arada. Akşam yemeğine birlikte oturuyoruz. Shimoni'nin büyük oğlu Ehud bana takılıyor. Sen çok zayıfsın senin fazla yemen lazım diyor. Ehud'un anne tarafi Urfa'dan gitmiş. Espri yapıyorlar. Urfa'dan gelenler biz Urfalıyız diyorlarmış. Diğer şehirlerden gelenler ise biz Kürdistanlıyız. Kızları bana Urfa'nın Kürdistan'ın sınırları içinde olup olmadığını soruyor. Benden evet cevabını aldıktan sonra hep birlikte Kürdistanlı oluyorlar.

Orada onlarla vedalaşıp Ben Yosef'in evine doğru yola çıkıyoruz. Orada bir çay içtikten sonra yöneticilerden Hemi Itz'e benim geldiğimi söylüyor. Hemi telefonda yarın öğleden sonra seni otelden alıp kaldığım köye getireceğim diyor. Tamam dedikten sonra Ben Yosef beni arabasıyla kaldığım otele bırakıp evine geri dönüyor, ben ise Pazar günkü Festivalin heyecanıyla odama çekilip yorgun günün yorgunluğunu atıyorum. Cumartesi sabahi ilk iş olarak Otel yakınındaki Israil Müzelerine ve Knesset'e kisa bir gezi yapiyorum. Tekrar otele dönüp Hemi'nin gelip beni almasını bekliyorum.

Blüra mın

Saat ikide Hemi arabasıyla otelin önüne demir atıyor. Sonra beraber yola çıkıyoruz. Hemi Israil'de doğmuş ilk Kürtçe'yi ailesinden duymuş. Uzun yıllar çabalamış sonunda latin alfabesiyle internet üzerinden Kürtçeyi öğrenmis. Hemi'nin ailesi Urmiye'den gitmiş. Babası blür, zırna, davul calıyormuş. Hemiye bunları öğrenmek dert olmuş. İlk davul ve zurnasına araplardan satın almış sonra kendisi usta olmuş. Hemi'nin evi Ölü deniz'e bakan bir tepenin başında. Karşısı Ürdün diyor Hemi. Pencereleri açıyor benim daha iyi bakmam için. O bu arada çekmeceden babasından kalma bir blür çıkarıyor. „Bunu babam Kürdistan'da çalıyormuş. Bir akrabasi bize yıllar sonra gettirdi". Sonra Hemi'nin nefesi blüre akıyor. Kawis Axa'dan Xalo'nun melodilerini duyuyorum. Sonra Meryemxan'dan "yade rabane" ve  Halepçe ile devam ediyor Hemi. Saatler ilerliyor Hemi'nin Blür'ü hevale mın oluyor ölü denize bakan bu tepede. Güneş bizden ayrılmanın ben ise Hemi'nin blüründen ayrılmanın dayanılmaz acısıyla ayaklanıyorum. Hemi beni saat 18'de randevulaştığım arkadaşım Jonathan Spyer'le buluşmam için Jerusalem'e getiriyor. Buluşma yerini bulamazsan beni ara diyor ve Jerusalem'iın dar sokaklarında kayıplara karışıyor.

Jonathan Spyer'le

Jonathan Spyer Ortadoğu uzmanı genç bir gazeteci, onunla Barood Cafe'de buluşuyorum. İki gazetecinin buluşmasında çıksa çıksa dünya meselelerini konuşmak çıkar. Bizde öyle yapıyoruz. İsrail'de o aralar gündemiın bir numarası olan Gilad Shalit ile Filistinli tutukluların takası ile devam ediyor sohbetimiz. Sonra bize Kürt sanatçı Hadassa Yeshurun katılıyor. Saatler ilerliyor. Jonathan bana geçen yılki Qandil maceralarını anlatıyor ben ise geçen yılki Israil mecaralarımı anlatıyorum. Doğru yoldayız diyor Jonathan bana. Bende onu onaylıyorum. Sonra derken önce Hadassayı uğurluyoruz. Ardındanda biz kalkıyoruz. Sabah festivalde buluşmak dileğiyle ben kaldığım Otele, Jonathan ise evine doğru yola çıkıyor.

Ve Seharane

Seharane Newroz'un İbranicedeki ismidir. Baharın gelişidir yani. Renklerin ahenkle dansıdır. Pazar günü Jerusalem'deki Zacher parkına vardığımda ise ortalık gükkuşağının renkleriyle donatılmıştı. Sanki Diyarbakır'daki Newroz festivalindeydim. Önce çocuklar için hazırlanan çocuk parkına gittim. Bir sahnenin önünde Kürdistani renklerin etrafında dönüyorlardı. Hep birlikte çocuk şarkıları söylüyorlardı. Saatler ilerledikçe insan seli akmaya başladı. Çocuk, genç, yaşlı, kadın, erkek herkes bu renk cümbüşünde yerini almış. Güneşin bile kıskandığı ve terk etmek istemediği bu parktaki renga renk ışıkların dansı başlıyor. Sanatçılardan biri sahneye çıkıp biri iniyor. Diyarbakır Male ma ye.. Keç Mevana ma ye. Dizelerini duyuyorum. 'An Kurdistan an nemahi' kelimeleri takip ediyor. Davul zurna eşliğinde Kürt ulusal kıyafetleriyle genç kızlar ve erkekler kol kola girip omuz salıyorlar.

Saatler 20'yi gösterdiğinde ise Kürt sanatçı Hadassa Yesherun sahneye çıkıyor. Bir iki parçadan sonra beni sahneye davet ediyor. Ben uzaktan hayır desem de o ısrar ediyor. Elime bir demet çiçek alıp ona doğru adım atıyorum. O ibranice Kürdistan dan geldiğimi ve gazeteci olduğumu söylüyor meydanı dolduran on bin kişiye. Sonra mikrofunu bana uzatıyor. Ben de kısa ama duygusal bir konuşma yapıp bir Rock star gibi sahneden iniyorum.

Lieberman'i seviyorlar

Davetliler arasında Jerusalem belediye başkanı ve bazı bakan ve milletvekillerinin olması Festival komitesinin her yıl yaptığı bir şeydi. Ancak bu yılkı kutlamalara Israil dışişleri bakanı Avidgor Lieberman'nın davet edilmesinin ardında başka bir neden vardı. Bu neden Lieberman'nın festivalden bir iki hafta önce Türkiye'ye karşı sarf ettiği sözlerdi. Lieberman'in, Israil'in Yedioth gazetesinde çıkan açıklamalarında Avrupa'da Kürt liderleriyle görüşeceklerini ve Israil'in Kürtlerin Türk devletiyle olan savaşında PKK'ye yardım edeceklerini söylemesi Yahudi Kürtler arasında Lieberman'a karşı büyük bir sempati oluşturmuş. Zaten Kürtlerde bu açıklamadan hemen sonra arabalarına binip Tel Aviv'deki Türk büyük elçiliği önünde Türk devletini portesto etmişler. Radyo ve televizyonlara eylemleriyle ilgili demeçler vermişler. Gecenin ilerleyen saatlerinde Lieberman alana giriyor. Alkışlar eşliğinde sahneye çıkan Lieberman,  alandakileri selamladıktan sonra "Kürdistan halkına olan sempatisini dile getiriyor. Onlar bizim eskiden de dostumuzda şimdi de dostumuzdur" dedikten sonra sahneden iniyor.

Seharane Itzik Kala ile geceye veda ediyor

Itzik Kala Israil'deki en ünlü sanatçılardan biridir. Sadece Yahudi Kürtler arasında değil tüm İsrail halkı onu dinliyor.  Ailesi Kuzey Kurdistan'dan Israile gitmiş. „Aydıl aydıl" diye başlıyor Kala, sonra Ibranice ile devam ediyor. Gece yaşlanıyor İtzik Kala "lele le waye" ile geceyi tutuyor bir türlü bırakmıyor. Zaten onu dinleyenler de onu bırakmak niyetinde değillerdi. Sonra o on bin kişiye veda ediyor ardından ise Ben Yosef beni kendisiyle tanşıtırıyor. „Ser seran ser çavan bra" diyor. Çok fazla Kürtçe bilmiyor. Ben Yosef'ten kendisine iki gün misafir olmamı talep ediyor. Ben ise sabah 5.30'da uçağım var Viyana'ya dönmek zorundayım deyip istemeyerekte talebini şimdilik geri çeviriyorum. Itzik Kala'dan sonra insan seli bir anda karanlığa karşııyor. Festivalin başarılı bir şekilde geçmesinin verdiği huzurla Ben Yosef, Hemi ve ben karşılıklı oturuyoruz. Ben onlara büyük bir iş başardıkları için teşekkür ediyorum onlar ise bana geldiğim için. Daha bitmedi diyor Ben Yosef, bunun üzerine bir bardak şarap iyi gider. Bende ona eşlik ediyorum. Bir yerde oturup bir bardak şarabın dibine vurduktan sonra beni arabasıyla Havaalanına getirecek birine emanet edip ayrılıyor. Ben ise Tel Aviv'e doğru yol alıyorum. Kayıp rengi bulmanın verdiği dayanılmaz hafiflikle.

Rodi HEVIAN - Jerusalem

Category: My files | Added by: volongoto
Views: 1406 | Downloads: 0 | Rating: 0.0/0
Total comments: 0
Name *:
Email *:
Code *:
Search

Site friends
  • bedava site yapimi

  • AGAHI
    Newroz Piroz Bè
    Tavsançali.ucoz.com
    Panoya Agahi
    Céjna Qurbanè Piroz Bé



    Tavsançali.ucoz.com
    Copyright MyCorp © 2024