Main » 2011 » April » 13 » Canlı hesap makinesi Hesê Zir Hikayesi
9:45 PM
Canlı hesap makinesi Hesê Zir Hikayesi
Canlı hesap makinesi Hesê Zir Hikayesi
04 Nisan 2011 12:37
Ona ‘Hesê Zir’ derlerdi, yani ‘Deli Hasan’... 1893-1949 yılları arasında
yaşayan Hasan cesareti yüzünden Korkmaz soyadını, deliliği ise
saniyeler içinde çözdüğü en karmaşık matematik sorularından alıyordu.
KONYA - Ona ‘Hesê Zir’ derlerdi, yani ‘Deli Hasan’... 1893-1949 yılları
arasında yaşayan Hasan cesareti yüzünden Korkmaz soyadını, deliliği ise
saniyeler içinde çözdüğü en karmaşık matematik sorularından alıyordu.
Cumhuriyet Gazetesi’nin 1938 yılında yaptığı haberde ‘Canlı Hesap
Makinesi’ nişanını alan Hesê Zir, Mustafa Kemal tarafından ölene kadar
maaşa bağlandı.
İç Anadolu’da Kürtlerin yoğun yaşadığı Cihanbeyli’nin Yapalı köyünden
Matematik dehası Hesê Zir'in öyküsünü köyüne gidip araştırdık.
"Bugün Konya’da herkes Cihanbeyli kazasının Yapalı köyü halkından 45
yaşlarındaki Hasan’dan bahsediyor. Müesseselerde ticarethanelerde,
dükkânlarda, her rast gelinen yerde onu çağırdıklarını ve sorguya
çekerek hesap meselelerini hallettirdiklerini görürsünüz. Hasan’ın,
adeta şimşek gözleri, sivrice kafası, buruşuk yüzü var. Kendisi okuyup
yazması dahi olmayan bir koyun çobanıdır. Ankara’da kendisine ‘Canlı
hesap makinesi’ adını takmışlar.”
Cumhuriyet gazetesinin 28 Mart 1938 günkü sayısında yayımlanan bu
haberde Yapalı Hasan Korkusuz’un hikayesi böyle anlatılıyordu. Konya’nın
Cihanbeyli ilçesi, Orta Anadolu Kürtlerinin en büyük yerleşim
merkezlerinden biri. Birkaç köy dışında nüfusun çoğu Kürt.
Tabi birçok yerde olduğu gibi Cihanbeyli’de de yerleşim birimlerinin
isimleri Türkçeleştirilmiş. Bini aşkın nüfusuyla şimdi belediye olan
Hasan Korkmaz’ın köyünün Kürtçe ismi aslında Qemera’dır. Daha önce
Türkmenlerin bir yaylasıyken Karacadağlı Qemer Ağa tarafından zapt
edilmiş.
Hasan da Qemer Ağa gibi deli dolu, cesur bir insandı. Bunun için ona
"Hesê Zir” derler, yani "Deli Hasan”. 1949 yılında 56 yaşında vefat 1893
doğumlu Hasan Korkmaz’ın bugün hiçbir çocuğu yaşamıyor. Torunlarının
çocukları ise yurtdışında ve köyde yaşıyorlar.
MUSTAFA KEMAL’DEN MATEMATİK SORULARI!
'Hesê Zir'e ilişkin bilgileri de kardeşinin oğlu Halit Erbay’dan aldık.
Amcasının Mustafa Kemal tarafından "Türkiye Canlı Hesap Makinesi” nişanı
ile ödüllendirildiğini söyleyen Erbay şu bilgileri veriyor: "Rahmetli
babam anlatırdı. 1930’lu yılların başında Mustafa Kemal tarafından
Çankaya Köşkü’ne çağrılıyor. Babamı içeri almıyorlar. Hasan amcamı içeri
alıyorlar. Mustafa Kemal ile aralarında geçen konuşmayı ise babama
şöyle aktarıyor;
'İçeri girer girmez Atatürk’ten korktum. Çatık kaşlıydı. Bana sert sert
baktı sonra ‘Canlı makine gel buraya!’ dedi. Ben de; ‘Paşa Hazretleri
vallahi senden korktum’ dedim. Bu defa daha da sertleşerek; ‘gel ulan
buraya, korkma!’ dedi. Yanında İsmet İnönü ve Ali İhsan Paşa vardı.
Ayağa kalktılar. Güldüler. Mustafa Kemal’in yanına gidip oturdum. Bana
kahve istedi.
Kahvem geldikten sonra; ‘Söyle bakalım canlı makine! Benim şuanda silâh
altında 150 bin askerim var. Benim askerimin günlük biber tüketimi 2
paraya, 3 paraya tuz tüketiyor. 10 kuruş elbiseye gidiyor. 15 kuruşum
yemeğe gidiyor. Benim 150 bin askerimin toplam yıllık masrafının tutarı
ne kadardır?” elimi şakağıma dayadım ve bir dakika geçmeden cevap
verdim… 'şu kadar tutar Paşa Hazretleri’ dedim. Mustafa Kemal,
yanındakilere muhasebecileri çağırmalarını istedi. Elerinde kalem kâğıt
bir saat uğraştılar. Sonra; ‘paşa hazretleri doğrudur’ dediler.
Bunun üzerine Mustafa Kemal ikinci soruyu sorar: ‘İstanbul’dan bir uçak
kalkıyor ve bir buçuk saatte Ankara’ya varıyor. Uçağın pervanesi
saniyede işte şu kadar devrediyor. O zaman Ankara ile İstanbul arasında
bu uçağın pervanesi kaç defa devretmiştir?’ yine elimi şakağıma dayadım.
Bir dakika olmadan cevabı söyledim. Yanımızdaki muhasebeciler de
saatlerce uğraştılar. Yine ‘doğrudur paşam’ dediler.”
Bir oğlu ile iki kızı olan Hasan Korkmaz üzerinde Türkiye Canlı Hesap
Makinesi yazan nişanı sürekli yakasında taşırmış. Yeğeni Halit Erbay’a
göre ise Cumhuriyet gazetesindeki bilgiler eksik. Hasan Ankara ve
İstanbul dışında birçok şehre daha da gidiyor.
Öyle ki yolu ne zaman Ankara’ya düşerse Mustafa Kemal’i ziyaret edermiş. Zaten Çankaya Köşk’ü tarafından maaşa bağlanmış.
DEVLET AVRUPA’YA GÖNDERMEK İSTİYOR
Hasan, Matematik dehasının dışında deli bir cesarete de sahip. Diğer
Kürt köylüleri gibi o da kaçak tuz ticareti yapar. Kağnılara
yükledikleri tuzu Sarayönü'ne kadar götürüp tüccarlara satarlar.
Tüccarlar ise tuzu buradan trene yükleyerek İstanbul’a gönderirlerdi.
Tuz Gölü’nün etrafında onlarca Kürt köyünün olması da bu yüzden tesadüf
değil.
Halit Erbay, Cumhuriyet gazetesinin haberindeki bir ayrıntıya daha
açıklık getiriyor. Gazetenin haberine göre Hasan, yoksul bir köylüdür ve
işsiz. Ancak yeğenine göre Hasan yoksul değildi. Hatta ne zaman köy
dışına çıkarsa yüklüce parayla eve dönermiş.
Devlet o zaman Hasan’ı Avrupa’ya göndermek ister. Ancak gitmeyi kabul
etmez. Erbay, bu konuda amcası ve babası arasında geçen diyalogu ise
şöyle anlatıyor: "Amerika, benim kafamı istiyor. Karşılığında da bir
sürü para teklif ediyor.' Babam da gülerek diyor; ‘Be hey akılsız,
kafanı verdikten sonra parayı ne yapacaksın?’ Hasan Amca’da; 'yahu en
azından oğlum Ahmet bu parayla ebediyen krallar gibi yaşar. Ben zaten
yaşlıyım. Yaşayacağım kadar yaşamışım.”
28 MART 1938 TARİHLİ CUMHURİYET GAZETESİ’NDE ÇIKAN HABER
"Cahil bir Köylü en İnce Hesabları bir Dakikada Yapıyor”
"Konya (Hususî muhabirimizden)
Bugün Konya’da herkes Cihanbeyli kazasının Yapalı köyü halkından 45
Yaşlarındaki Hasandan bahsediyor. Müesseselerde, ticarethanelerde,
dükkânlarda, her rast gelinen yerde onu çağırdıklarını ve sorguya
çekerek hesap meselelerini hallettirdiklerini görürsünüz. "Ben şu kadar
yaşındayım bil bakalım şimdiye Kadar, bugün saat de 15.4 olduğuna göre,
kaç saniye yaşamışım?
Diyorlar, Yapalı köylü Hasan bir an düşünüyor. Yüzünü buruşturuyor.
Göz¬lerini kapayıp açarak kendi kendine bir hesabı yaptıktan sonra;
"saat 15,5 oldu. Sen şimdiye kadar şu kadar saniye yaşadın…” Diyor.
Kalemlere, kâğıtlara sarılanlar hesap ediyorlar, tamam. Eğer bu kalem,
kâğıt hesabında bir yanlışlık görülecek olursa hatayı kâğıt, kalemle
hesabı yapanda aramak lâzımdır, Çünkü Hasan derhal başını kaldırarak
"hayır, yanlış yaptınız” diyerek hesabı tekrar ettiriyor. Hakikatten
doğrunun hasan olduğu görülüyor.
Bu basit bir darb ameliyesidir, diyelim ve süratteki mahareti
düşünmeyerek geçelim; Fakat Hasan her hangi bir meseleyi de en katî
surette bir dakika içinde halledip neticesini haber veriyor. Yalnız ona
sorulan, hesaba müteallik olsun.
Hasanın, adeta şimşek gözleri, sivrice kafası, buruşuk yüzü var. Kendisi
okuyup yazması dahi olmayan bir koyun çobanıdır. Cihanbeyli, Konya -
Ankara yolu Üzerinde ve hemen hemen Konya İle Ankara’nın ortasında bir
kaza merkezidir. Hasan bu kazanın Yapalı köyünde doğmuş, büyümüş ve
şimdiye kadar da Ankara ile Konya’dan başka bir yere gitmemiştir.
Ankara’da kendisine "Canlı hesap makinesi” adını takmışlar. Meselâ
Hasana şöyle bir mesele sorabilirsiniz: "Bir tazı bir tavşanı kovalıyor.
Aralarında yedi yüz metrelik bir mesafe var. Tazı her salisede altı
metre koşuyor. Tavşan da bir salise üç rabiada beş metre 72 santimlik
bir mesafe kat edebilmektedir. Acaba bu tazı tavşanı hangi dakikanın
hangi saniyesinde ve daha kaç metre ötede tutabilecektir?”
Canlı hesap makinesi Hasan gözlerini karşıya dikerek nihayet iki dakika
sonra size cevab verir. Bu cevab gayet sahihtir. Ne kadar isterseniz o
kadar hesab ediniz. Eğer hesabınız, bu meselenin halline yetişecek kadar
kuvvetli değilse, neleri, nasıl hesab edeceğinizi de gene kendisi
söyler. Tatbik ediniz, doğrudur. Doğruluğuna inanmak için güvendiğiniz
riyaziyeciye müracaat eyleyiniz. O da Hasanın neticesinde hata
olmadığını kendi hesabını yaptıktan sonra söyler, Hasanın canlı
makineliği böyle darp, taksim, cemi ve tarh ameliyesini süratle ve
zihnen yapıvermekten de ibaret değildir. Ona birçok meçhulleri olan
meseleleri de sormak hakkınızdır. Emin olmalısınız ki alacağınız cevab,
güvenilecek kadar doğrudur.
Ziyaretini kabul eden doktorlar bu meleke hakkında bir şey
söylemiyorlar. Hasan fakirdir. Bir iş arayıp bulmak üzere bugün
İstanbul’a gidiyordu. "Belki Konya’da bulurum” diye bu hareketini şimdi
birkaç gün için tehir etmiş bulu¬nuyor. Aradığı nihayet ayda kendisine
otuz lira temin eyleyecek bir iştir. İstanbul’a gitmek için parası olup
olmadı¬ğını sordum. Meteliği yok ve olsa da ne kadar parası bulunduğunu
bilmeyecek kadar hesabın cahili.
"Bugün kasaplar İstanbul’a koyun gönderiyorlar. O koyunların arasına
sokulup gideceğim” dedi. Kendisine Amerika’ya git, dedim. "Ankara’da
bana Avrupa’ya götürmek üzere iki bin lira verdiler. İnanacağım bir adam
olursa Amerikaya giderim, dedi.”
Bakalım fen Hasanda nasıl bir hususiyet bulacak… ANF