Toronto Halk Sanatları Kurumu başkanı
koreograf Fethi Karakeçili’nin "Dans ile Kürt aşkı” projesi 11 ayrı
ülkeden, dört farklı dinden ve farklı renklerden insanları bir araya
getiriyor.ANF’nin haberine göre, yüzlerce yıl dilden dile
aktarılan ve Ehmedê Xanî’nin 16. yüzyılın sonlarında yazdığı Kürt aşk
destanı Mem û Zîn, bu kez Doğu-Batı sentezi ile ilk kez sahneye
taşınıyor. Proje Kanada’nın Toronto şehrinde oluşturuldu. Koreograf
Fethi Karakeçili, Kürt kültürünü Batı’nın sahne teknikleriyle
buluşturarak, bir "senteze”, "enternasyonal bir forma” kavuşturmak
istediğini söyledi. Aşk, her iki kültürün de ortak yanını oluşturuyor.
Batı'nın Romeo ve Juliet'i varsa…
Proje hakkında Fırat Haber Ajansı'na konuşan Karakeçili, oldukça iddialı:
"Nasıl ki Batı’nın Shekespare’si ve Romeo Juillet’i
varsa, Mezopotamya’nın da Ahmet Hani’si ve Mem û Zin’i vardır. Aşk
aşktır, Batı’da da Doğu’da da aynı hissedilir ama farklı yaşanır…”
Toronto Halk Sanatları Kurumu’nun başkanlığını
yapan Karakeçili, projenin Nisan ayında başladığını ve halen provaların
sürdüğünü belirtti.
Proje, geleneksel Kürt folkloru ile baleyi
buluşturuyor, diğer bir ifadeyle Kürt kültürünü dansı, müziği, gelenek
ve görenekleri, kostümleri ile bir bütün olarak, Batının tekniği ve
değerleri ile yoğurmayı amaçlıyor.
Karakeçili, geleneksel formdan, modern forma geçiş yapıp Kürt kültürünü
Batı sanat anlayışı çerçevesinde anlatmak istiyor. Karakeçeli, "Bence
Doğu-Batı sentezinde en belirleyici öğelerden biri de geleneksel Kürt
halk danslarının icrası ve modernize edilmesi, aynı zamanda bale tekniği
ile de hikayenin anlatılmasıdır. Aynı şey bu projenin müzik ve
kostümleri için de sözkonusudur” dedi.
Karageçili, Batı’da ve Doğu’da aynı hissedilen ancak farklı yaşanan bu
aşkın, farklı yaşanmışlığı ve yorumunu ise şöyle ifade etti:
"İçeriği yaşanmışlığı ve yorumu farklıdır şöyle ki; Mem u Zin’in
askının, masum, içten ve fedakar yönünü, uğruna ölünebilecek
fedakarlığını, Kürtlerin kendine özgü kültürel ve sosyal yaptırımlarıyla
birlikte sahneye taşıyoruz.”
11 ülkeden, dört farklı dinden...
Dans projesi 11 ayrı ülkeden, dört farklı dinden ve
farlı renklerden insanları bir araya getirdi. Bu dansçıların bir kısmı
Karakeçili’nin destek verdiği kurumların öğrencilerinden oluşurken, bir
kısmı da York, Toronto ve Ryerson üniversitelerinin öğrencileri ile
doktoralarını yapan akademisyen ya da sanatçılardan oluşturuldu.
Karakeçili, "Projeyi bir şekilde dinamik de kılan
kadrosunun tesadüfen çeşitli üniversitelerle bağlantılı olmalarıdır”
şeklinde konuştu.
Karakeçili bu proje ile dilleri ve kültürlerinden
dolayı bastırılmış, sesi kısılmış bir toplumun, yani Kürtler'in "sessiz
çığlığının Amerika kıtasındaki sesi” olmak istediğini söyledi.
Dans projesi nasıl oluştu?
Koreograf Karakeçeli, Toronto’ya geliş hikâyesini de anlattı:
"Bir
akademisyen ve sanatçı olarak her sanatçıda olduğu gibi benim de
gönlümde Mem û Zin’i dans ve müzikle sahneye taşımak vardı. Türkiye’de
konservatuarda öğretim elemanı olarak görev yaptığım dönemde Kürt halk
danslarının isimlerini Kürtçe, yani orijinal isimleriyle programa
alıyordum. Sırf etnik kökenimden dolayı doktoramı yaptırtmayan
Türkiye’deki üniversitelerden sonra, York Üniversitesi (Toronto)
akademik ve sanatsal çalışmalarım nedeniyle bana kapılarını açarak hem
öğretim elemanı olarak derslere girmem hem de doktoramı tamamlamam için
gereken desteği sürdürmektedir.
2006 yılından bu yana Müzik ve Dans bölümlerinde
çeşitli dersler verdim ve hâlihazırda Mezopotamya kültürleri özellikle
de Kürtler üzerine çalışmalarım kültürel ve sanatsal olarak devam
ediyor. Üniversitenin dans ve müzik konserleri ile panel, konferans ve
workshop çalışmalarında Kürt, Türk, Ermeni, Süryani ve Anadolu’nun diğer
etnik dokularını çalışma alanım olarak belirledim. O halkların da
Mezopotamya topraklarında sesi olmak istedim ve olacağım. Düşünme
aşamasında çok farklı etnik kökenden sanatçı ve akademisyenlerle
yaptığım konuşmalarda Mem u Zin projesini onlarla paylaştığım zaman çok
heyecanlandılar ve olumlu tepkiler vererek desteklediler, hatta ;
‘Shakespeare’in Romeo ve Juliet’i, Ahmet Hani’nin Mem û Zin’inden
etkilenmiş olmasın’ dediler.”
Proje 2 Ekim'de sahne alacak
Proje ilk olarak 2 Ekim’de Toronto’da sahne alacak.
Mart ve Haziran 2012’de de Toronto ve Montreal’da sahnelenecek.
Karakeçili, Avrupa, Türkiye ve Irak'ta da turne yapmayı düşündüklerini
ifade etti. Projeye, Kanada’daki Toronto Kurdish Community Information
Centre, Community Folk Arts Council of Toronto, National Capuera
Assosiation Canada gibi kurumlar ile sanatçı, akademisyen, esnaf ve
halkta da maddi ve manevi destek sunuyor.