Main Registration

Login

Welcome Guest | RSSFriday, 2024-03-29, 11:40 AM
[ New messages · Members · Forum rules · Search · RSS ]
  • Page 1 of 1
  • 1
Forum » iç Anadolu Kürdleri » Orta Anadolu kürd'leri:1 » Iç ANADOLU KURTLERI
Iç ANADOLU KURTLERI
volongotoDate: Tuesday, 2010-11-09, 8:45 PM | Message # 1
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
İÇ ANADOLU KÜRTLERİ
Hacı Erdoğan

Dünya tarihinin bazı evrelerinde, var olmuş bir çok halk toplulukları, yaratmış oldukları yüksek kültür ve tarih değerlerine rağmen yok olup gitmişlerdir. Bu yok oluşların doğal, sosyal ve siyasal bazı etkenlerden kaynaklandığı üzerinde tarih bilimcileri hem fikirdirler. Halkların yokoluşları salt ilkçağa tekabül etmemektedir. Ortaçağ'da ve 20.yy'ın ilkbaşlarında da yok olmakla karşı karşıya kalmış halklar söz konusudur. Sömürgeciliğin doğuşuyla; işgal edilen toprakların kültür uygarlıkları ve değerleri sömürgeci güçlerin saldırılarına maruz kalmış ve tahrip edilmiştir. Sömürgelere misyonerler gönderilmiş, katliam ve zulümle onların kültürlerinin, dillerinin, değerlerinin ve yerli dinlerinin ilkel ve gayrımedeni olduğu kabul ettirilmeye çalışılmış ve yerli halkların yarattıkları tüm değer

Bunları anlatmamızın bir nedeni; aynı tarihsel sürecin farklı şekillerde de olsa, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında da yaşanması gerçekliğidir. Türkler'in Orta-Asya'dan çıkarak Anadolu'ya yayıldıkları dönemlerde, tarihin de kanıtladığı gibi girdikleri toprakları yağma ve talan ederek, halkları ya zorla sürmüşler ya da yerli insanlar zulümden kaçarak göçebe konumuna girip kendilerine başka yurtlar edinmişlerdir. Bunlardan biri de Mezapotamya - Kürdistan halklarıdır. Daha sonraları kurulan Osmanlı İmparatorluğu döneminde de aynı politikalar farklı yöntemlerle devam etmiştir. Özellikle Kürtler üzerindeki asimile politikaları, islam ve hilafet kalkan olarak kullanılarak; ümmet kisvesi altında sürdürülmüştür.

Osmanlı 17.yy'dan sonra girdiği sarsıntı dönemlerinde, artık Kürtlere yönelik yasalar çıkarılarak zorla dağıtılmaları ve hatta uzak yerlere sürgüne tabi tutulmaları söz konusu olmuştur. Karşı gelenlere saldırı ve katliamlar söz konusudur. İşte bu saldırı, katliam ve sürgünlere tabi tutulanlardan bir bölümü günümüzde İç Anadolu'da yaşayan Kürt toplumudur. Ama ne hikmetse yok olmuş toplulukların tersine, İç Anadolu Kürtleri 250 yıllık bir sürece rağmen, kendi dil ve topluluklarını koruma, yaşatma ve yaşama erdemliliğini gösterebilmişlerdir.

Kürdistan'dan sonra en büyük Kürt kolonisi olan İç Anadolu Kürtleri, kimliklerini koruyor. Hatta okuyan insanların aile içinde Türkçe konuşmasını "Xag Wirek" diyerek ayıplıyorlar. Onlar, 68 ve 80'li yıllar arasında gelişen devrimci-toplumsal muhalefette yerlerini alırlarken; Kürdistan'ın bir çok yerinde o dönemlerde kendine ayak bulan Türkiye soluna, İç Anadolu Kürt toplumu fazla sempatiyle bakmamış, aksine, ilk dönemlerinde DDKO içinde ve daha sonraları ise, farklı Kürt örgüt ve partilerinde yerlerini almışlardır. Onlar Kürdistanlıların yanında olmayı ve onlarla ilişki geliştirmeyi kendilerine bir ayrıcalık saymışlardır. Bu, bilinçli bir taraf olmaktan ziyade, Kürt olmalarından kaynaklanan bilinçaltı ve güdüyle oluşan ilkel bir Kürt kimliğine sahip olmalarından kaynaklanıyordu.

HADEP'in İç Anadolu Kürt yerleşim birimlerinde (sırasıyla; il, ilçe, kasaba, köy) aldığı oy oranı, burada Kürt kimliğinin bir resmini verir. Bu aynı zamanda, Kürt sorununu salt bir ekonomik sorun olarak gören devlet

 
volongotoDate: Tuesday, 2010-11-09, 8:46 PM | Message # 2
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
düşüncesinin de bilimsel, olmadığını, aksine çürüklüğünü ortaya çıkarıyor. Ekonomik olarak güçlü değerlere sahip ve bu düzlemde de iktisadi istemleri pek de olmayan İç Anadolu Kürtler'inde de, ilk planda Kürdistan'daki gibi, kendini dayatan, Kürt kimliğini tanıyıp özgürce ifade edebilmesi istemi çıkıyor karşımıza.

Kimliğin tanınması isteminin bu Kürt kolonisinde de kendisini dayatmasının nedenlerinden en önemlisi;1984'te başlayan gerilla savaşı olmuştur. Çünkü bu özgürlük savaşıyla, Kürdistan'da da hızla gelişen ve büyük bir ivme kazanan, Türkiye'de de tüm toplumsal, sosyal dinamikleri sarsan ve uluslararasılaşan Kürt halkının özgürlük mücadelesi; Kürt kimliğinde ve uluslararasılaşmasında bir rönansı yaşatmıştır. Genelde Kürt halkını etkileyen mücadele, İç Anadolu Kürtleri'ni de yoğun bir şekillenmeyle karşı karşıya bırakmıştır. Bir yandan Kürdistan'da ülke ve kimlik kavramları insanların beyinlerinde netlik kazanırken, diğer yandan İç Anadolu Kürtler'inde de ülke ve kimlik kavramları arasında bir kargaşa başlatmıştır. O gerillaya katılırken, ülke bilincinden çok, Kürt kimliğinden dolayı katılmıştır.

250 yıllık tarih sürecinde kendinde özgü bir kültür ve değerler birikimi yaratan İç Anadolu Kürt toplumunun; Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi içinde yer almasının örneklerini verirken; 74'te şehit düşen Mehmet Bayram, faili meçhul bir cinayete kurban giden HEP Ankara il başkanı Av. Faik Candan, yüzlerce şehit gerilla, hapishanelerdeki onlarca özgürlük mahkumu ve HADEP eski Genel Başkanı Murat Bozlak'ı anmamak mümkün mü?

İç Anadolu Kürtlerinin Yerleşim Coğrafyası :

Başta Konya iline bağlı Cihanbeyli, Yeniceoba, Yunak, Kulu kazaları olmak üzere bu kazaların köylerinin % 90'ı Kürt köyüdür. Yine bu köylerle sınır olan Ankara'nın Haymana, Polatlı, Şereflikoçhisar ve Bala ilçelerinin Kürt köyleri ve onlarla sınır olarak Hirfanlı Baraj'ından itibaren Kırşehir'in Kaman ilçesi, Pisyan aşiretine mensup Kürt köyleri başlamaktadır. Kırşehir merkez köylerinin yarısı, Çiçekdağı kazasının % 60 'ı ve Boztepe kazasının ise % 80'i Kürt köyleridir. Burada Konya, Ankara ve Kırşehir il sınırları arasında olan Kürt yerleşim birimlerinin birbirine ya sınır oldukları veya arlarında çok az mesafe olduğu görülmektedir. Yine bu illere sınır Aksaray'da Kürtler vardır. Aksaray Kürtlerinin çoğu Kürtçe'nin "Dimilî / Zazaca" diyalektiğini konuşmaktadırlar.

Yozgat Kürtleri; genellikle, Yozgat, Çorum, Tokat ve Amasya il sınırlarının kesiştiği bölgededir. Bu bölgeye serpiştirilmiş Kürt köyleri Çekerek, Zile, Alaca ve Ortaköy ilçelerine bağlıdırlar. Burada meskun köylerin sayısı 41'i bulmaktadır.

İç Anadolu Kürt toplumunun kültür birliği içerisinde olan ancak, daha çok Kürdistan'la coğrafik yakınlığı olan Elbistan'la, Kayseri ili Sarız ilçesinin Kürtler'i ise yoğun bir nüfus birikimi arz etmektedirler.

Bu incelememizde, daha çok Kırşehir, Ankara ve Konya Kürtleri üzerinde duracağız.

Aşiretler :

İç Anadolu Kürt aşiretlerinin en büyükleri kuşkusuz ki Reşvan, Canbeg, (Cihanbeyli) ve Şexbizini'lerdir. Bunun yanında yoğun bir nüfusa sahip Koçgiri ( Sanz ), Badili, Mahasi, Pisiyan ve Beski gibi aşiretlere de İç Anadolu'da rastlanmaktadır. Bir çok

 
volongotoDate: Tuesday, 2010-11-09, 8:46 PM | Message # 3
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
aşiret Kürdistan'dan küçük guruplar halinde sürüldükleri için Reşvan ve Canbeg aşiretleri arasında erimiştir.

Bir aşiretler konfederasyonu olan Reşvan aşireti hakkında yazılı olan eski belge, Şerefname ve Osmanlı İmparatorluğu'nun iskan belgeleridir. Şerefname'de Reşvan aşireti Hasankeyf eyaletinin en büyük 8 aşireti arasında sayılır. Necdet Sakaoğlu, "Köse Paşa" adlı eserinde; "Doğu Anadolu'nun en namlı ailelerinden olan Reşvanzadeler, bir yandan konfederasyon üzerinde mukaata voyvodası , bir yandanda Maraş , Malatya ve Besni malikaneleri mutasarrıfı olarak 200 yılı aşkın kendi bölgelerinde mutlak söz sahibi oldular. Bu ocaktan 1650 ile 1850 arasında çoğu mirmiran rütbeli Halil Paşa, Ömer Paşa, Mehmet Paşa, Süleyman Paşa, Abdurrahman Paşa, Ömer Paşa(2), Abdurrahman Paşa (2) gibi tanınmış derebeyleri gelip geçti. Devlet, bu hanedanın nüfuz alanına dışardan yönetici göndermeyecek derecede çekingen davranmayı , zulüm ve taşkınlıklarını kulak ardı etmeyi seçti. Mesela 1750'de "

"Sen Reşvanoğlusun - bulunmaz narhın

Aşılar öldürür - verdiğin vergin

Altında arap atın - elinde kargın,

Kollarında cıngıraklı balar da döşer..."

Reşvani aşireti hiyerarşi ve örgütlülük biçiminde başka bir çok aşiretten farklılıklar göstermekteydi. Yusuf Halaçoğlu, 8.yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu İskan siyaseti adlı yapıtında: "Reşvan aşireti gibi bazı teşekküllerde ise, kethüdaları, ihtiyarları ve diğer söz sahiplerinin istedikleri şahısları Boy beyi yapma yetkisine sahip oldukları görülmekte ve aşiret Kethüdaları ise, tabi oldukları Boybeyi tarafından tayin edilirlerdi. Buna rağmen Kethüdalığın ırsi bir müessese olduğu ileri sürülmektedir." diye aktarıyor.

Diğer en büyük aşiret olan Canbeg (Cihanbeyli) aşireti ise Ulus diye anılmıştır. Y. Halaçoğlu aynı yapıtında Cihanbeyli aşireti için; "Güneydoğu ve doğu Anadolu'da Ulus adıyla anılan büyük aşiret" diye bahsetmektedir. Reşvan aşiret konfederasyonu kendi içinde bir çok aşirete ayrılıyor. Bunlar sırasıyla; Belikan, Celikan, Oxciyan, Cutkan, Xelkan, Sêfkan, Nassir ê, Şêxbılan, Mifkan, Omeran, Berkati, Sevidi, Moliki, Canbeg (Cihanbeyli)'dir.

Tek tük köyleri bulunan Milli aşiretinden bilinen alt aşiretler de şöyle; Hatunoğlu ve Hacibanlı'dır.

Aşiret federasyonları içine girmeyen aşiretler ise; Taburoğlu, Pisiyan, Mahasi, Beski, Badili, Atmani, vs. dir. Bunların yerleşim birimlerinin adları ise genelde Kürtçedir. Ancak Türk devleti bu Kürtçe isimleri de Kürdistan'da yaptığı gibi değiştirmiştir. Örneğin; Zakêrê ismi Yalnızağaç olarak, Qişla ismi Mahmutlu olarak ve Omêran ismi Tavşançalı olarak değiştirilmiştir.

Nüfus (1990):

Kırşehir merkezi ve kırsal alanda toplam Kürt nüfusu 50.000, Ankara da 100.000, Konya'da 170.000 civarındadır.

200'ü aşkın Kürt yerleşim biriminin (ilçe, kasaba, köy) bulunduğu Konya, Ankara, Kırşehir illerinin sınırları içinde, il merkezleri dahil İç Anadolu kökenli Kürt nüfusu toplam olarak 300.000'i aşmaktadır. Buna, bu illere daha sonraları Kürdistan'dan gelip yerleşen nüfus dahil değildir.

Özellikle başkent Ankara'da yaşayan nüfusun dörtte birinin Kürt kökenli olduğunu söylersek, bu üç ildeki toplam Kürt nüfusunun yaklaşık 1 Milyonu bulduğu söylenebilir. Bu nüfus toplamına Çorum, Tokat, Yozgat,

 
volongotoDate: Tuesday, 2010-11-09, 8:47 PM | Message # 4
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
Amasya, Aksaray, Niğde ve Kırıkkale'de yerleşik Kürt nüfusu eklenince 2 Milyona yaklaştığı söylenebilir.

Kürdistan'dan kopuş tarihleri, nedenleri ve geldikleri yerler :

İç Anadolu Kürtler'inin göç tarihleri daha çok Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci yarısına yani 18.yy'ın sonlarıyla 19.yy'ın ilk yarısına tekabül etmektedir. Bu göçler, siyasal ve ekonomik nedenlerden kaynaklanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu'nda özellikle ikinci dönemin birinci çeyreğinde meydana gelen isyanların kimlikten çok ekonomik nedenlerden kaynaklandığı bir gerçektir. Ama imparatorluğun yönetici kadroları ve özellikle padişah için bu sürgünlerin esas nedeni Kürtleri dağıtıp, eritmek ve böylecede zararsız, asker ve vergi deposu yaratmaktı. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu dağılma ve yıkılma sürecine girmiş; bir yandan Balkanlar olmak üzere birden çok cephede, komşularıyla ve bağımsızlıklarını elde etmek isteyen halklarla savaşa girmiştir. Zaten 1683 yılından beri devam eden savaşlardan dolayı masraflar artmıştır.

Hazineyi doldurmak için vergi mükelleflerini arttırmak, diğer yandan savaş cephelerine asker yetiştirmek için ilk akla gelen potansiyel konar - göçer aşiretler olmuştur.

Aşiretler konar-göçer olmalarından dolayı, yaylak ve kışlak bölgeleri arasında hareket etmekteydiler. Yaylak ve kışlakları bazen birbirinden çok uzaklarda bulunmaktaydı. Erzurum yaylalarına, Fırat nehri'nin çıktığı yerlere yaylamağa giden bir aşiret kışlak için Suriye çöllerine ve İran'a kadar inmekteydi. Bu devlet için bir çok sorumlulukları da beraberinde getirmekteydi. Bir yandan vergi alınamaması, asker elde edilememesi ve diğer yandan sürüleri ile yaylaklar arasında gidip gelmelerde çevredeki tarım alanlarına zarar vermeleri en büyük sorunlardı. Yine bu sorun hakkında Yücel Özkaya'da şunu aktarmaktadır; "Türkmen ve Kürt aşiretleri bir yerde durmayıp, yaz - kış yer değiştirmekte ve yer değiştirirken gitmiş olduğu yerlerin halkına da zararları dokunmaktaydı. Bu aşiretlerin meselesi, 18.yy'ın ilk yarısında devleti devamlı uğraştıran büyük bir sorundu.

Yukarıdaki nedenlerden ötürü aşiretlerin iskana tabi tutulmasına geçildi. İlk olarak 1692'de başlatılan ve göçebe aşiretleri yerleşik hale getirmeyi amaçlayan iskan uygulaması zor yöntemi kullanılarak yapılmaya çalışılmıştır. Yani bu iskan politikası bir sürgün ve cezalandırma eylemi olarak uygulanmaya konulmuştur. Esas amaç olarak

a-) Göçebe aşiretleri yerleşik hale getirip tarıma yöneltmek, böylelikle vergi açığına kaynak bulmak,

b-) Aşiretleri iskan ettirmek suretiyle, onları disiplin ve denetim altına almak ve bu yolla asker devşirmeyi ve vergi toplamayı kolaylaştırmak. İskanların amacına ulaşması için aşiretleri bölüp parçalamak, birbirine kırdırtmak da yöntemlerden biri olmuştur.

İlk gizli çetecilik

Son günlerde Türkiyede aktüel olan devlet içi çeteler, hizbul-kontra gibi devlet tarafından organize edilmiş, katillerin ve çetlerin tarihçesi 1808'lerde kardeşini boğdurarak tahta gelen II. Mahmud'a dayanmaktadır. II. Mahmud, Tuna boylarında sıkışan askerini doyurmak, asker açığını doldurmak için, Kürt aşiretlerinden yararlanmak istedi. Ancak aşiretlerin önce dize getirilmesi gerekliydi.

 
volongotoDate: Tuesday, 2010-11-09, 8:47 PM | Message # 5
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
İşte Türk tarihinde ilk olarak devlet eliyle, devlet içinde gizli çeteler oluşturuldu. Bunların bir amacı da Kürt aşiretlerini dağıtıp, "zararsız, yararlanılabilecek" bir konuma getirmekti. II.Mahmut tarafından oluşturulan bu çetelerin ilk icraatı ise II.Mahmud'un kardeşini boğarak öldürmek olmuştur.

İç Anadolu Kürtleri'nin en büyük aşiret federasyonu olan Reşvan ve Canbeg Aşiretleri'nin iskanı bu dönemin devletini çok meşgul etmiştir.

Cengiz Orhunoğlu, (Osmanlı İmparatorluğu'nda aşiretlerin iskanı); "Cihanbeyli Aşireti'nin iskanı hakkında şunu aktarmaktadır; " Güney-Doğu Anadolu Aşiretlerinden olan ve eskiden beri oturmakta oldukları Gerger kazasını terk ederek Çemişgezek, Pertek ve Sağman kazalarına tabi köylere gidip, ahalisini sürerek kendileri yerleşen Cihanbeyli, Şeyh Hasanlı ve Dede Sülü vs. cemaatlerinin bu hareketleri, Çemişgezek Kadısı Mevlana Mehmet tarafından bir arzla İstanbul'a şikayet edilmişti. Bunun üzerine 1705 yılında Cihanbeyli aşiretinin Rakka'ya sürülmesine gönderilen fermanla emir edilmişti."

Ancak onlarında iskanları Reşvanlarla aynı döneme tekabül etmektedir. Yinede Kürdistan'da iskan işinin zor olduğunu görmekteyiz. 1692'de başlayan iskan siyasetinin tam başarıya ulaşmadığını ve bu işi sonuca ulaştırmak için 1866' da tekrar devletin işe koyulduğunu ve hatta adına Firka -i İslahiye denilen bir komisyon kurulduğunu görüyoruz.

Ankara Haymana'da Şexbizini aşiretinin iskan tarihi için Avrupalı gezgin Hüterroth'un iskan tarihi olarak verdiği 1800 ile 1810'u doğru buluyoruz.

Yine başka bir yabancı kaynakta Kürt aşiretlerinin 17.yy'ın sonlarına doğru Haymana çevresindeki dağlarda görünmeye başladıkları aktarılmaktadır. ( Bak. çev. Gabar Çiyan ) Aynı kaynak Reşvan ve Şexbizini aşiretlerine bağlı kişilerin Osmanlı idaresinin kontrolünde batıya zorla göç ettirilmelerinin yanısıra , hayvanlarına yeni otlaklar bulmak, otlaklarını genişletmek için de buraya gelmişlerdi diyor.

18.yy boyunca Kürt aşiretleri Orta Anadolu'ya gelmeye başladılar. 1850'li yıllarda, Fransız asıllı coğrafyacı Perrot, Haymana'lı Kürtlerle yaptığı söyleşilerden yola çıkarak, Kürtler'in enaz birkaç kuşak önce buraya geldiklerini açıklamaktadır. (Çev. Gabar Çiyan) Bu aşiretlerin mümkün olduğunca dağınık , birbirinden kopuk yerleştirilmeleri özellikle planlanmış ve uygulanmıştır.

" 18.yy'ın ortalarından sonra Kulu çevresinde yeni köyler kuruldu. Bundan başka yaz boyunca gezinilen yaylalar, yerleşik hale dönüştürüldü. Günümüzde Kulu'da bulunan Kürt köylere - ki bunlar göçerlerin yerleşik hale getirilmesinden sonra inşa edildi - örnek verirsek , Dipdere'nin 1830'da, Celep'in 1839'da, Omeran (Tavşançalı)'nın 1886'da, Şerefli'nin 1863'de, Beşkardeş ve Karacadağ'ın 1870'de, Kırkpınar'ın 1886'da, Tuzkaya ve Yazıçayır'ın temelleri 1890'da atıldı." (Çev. G. Çiyan ) Türk devletinin Kürtlere yönelik zorunlu iskan ve daha sonraları sürgün siyasetleri günümüze kadar farklı şekillerde, devam etti. İç Anadolu'ya toplu aşiret iskanlarından sonra; Cumhuriyet Türkiye'sinin de sürgünleri eklenmiştir.

Ağrı İsyanı'ndan sonra İç Anadolu Kürt köylerine bir çok Kürt gelmiştir. Bunlara verilen ad ise "Muhacir" olmuştur. Bu "Muhacirler" ordaki yerleşik Kürtlerle evlenerek kaynaşıp akraba olmuşlardır.

Burada M. Emin Zeki'den bir pasaj aktarırken sürgünlerin Kürtler için, zor vezalimane gerçeğinin, günümüzde yakılan 3000 köy ve yerlerinden edilen 3 Milyona yakın Kürt insanının " Kaderi" ile çakıştığına şahit olmaktayız. M. E. Zeki ; "1919 yılında, Osmanlıların 2. ordusunda erzak ve yiyecek sıkıntısı da baş gösterince, Diyarbekir ve yöresindeki Kürtlerden asker ve sivil olanlar yurtlarını bırakarak Musul'a gitmeye zorlandılar. Bir bölümüde Adana ve Halep'e sürgün edildi. Çoğu yollarda açlıktan ve hastalıktan öldü. Bu arada Musul'a kadar gelebilenlerin anlattıkları olaylar, o masumların kitleler halinde yollarda yada erişebildikleri şehirlerin cadde ve sokaklarında topluluklar halinde ölüşleri; dinleyicilerin ve görenlerin yüreğini parçalıyordu." diyordu.

 
Forum » iç Anadolu Kürdleri » Orta Anadolu kürd'leri:1 » Iç ANADOLU KURTLERI
  • Page 1 of 1
  • 1
Search:

Copyright MyCorp © 2024