Main Registration

Login

Welcome Guest | RSSThursday, 2024-03-28, 6:32 PM
[ New messages · Members · Forum rules · Search · RSS ]
  • Page 1 of 1
  • 1
Forum » iç Anadolu Kürdleri » Anadolu'daki Sürgün Kürdler » Surgun Kurtler
Surgun Kurtler
volongotoDate: Wednesday, 2010-10-13, 6:41 PM | Message # 1
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
Sürgün Kürtler

Anadoludaki Sürgün Kürtler (Önemli bir Araştırma)
Kürtler; tarihin belli zaman dilimlerinde, içten ve distan dayatilan zorunluluklardan kaynakli, yasadiklari cografyadan ayrilmak zorunda kalmis, sürgün edilmislerdir. Yasanan bu sürgünlerin iki temel sebebi vardir.

Birincisi; yüz yillardir Kürt cografyasi üzerine isgal ve ilhak ile hegemonyasini gerçeklestirmek isteyen bölgesel güçlerin dayatmalari sonucu can güvenliklerini saglamak için bölgeyi terk etmeleri, kendilerine göre can tehlikesinin bulunmadigi yerlerde yasamaya baslamalari ile olusan sürgünlerdir.

Ikincisi ise; yine bölgesel güçlerin dolayli dayatmalari sonucunda Kürtler arasinda olusturulan nifaklar, kan davalari, ekonomik yoksunluklar, ucuz isgücü niteliklerinden faydalanmak üzere yaptirilan dolayli sürgünlerdir. Fakat sebep her ne olursa olsun her iki durumda da Kürtlerin, anavatanlarini kendi istekleri ile terk etmedigi görülecektir.

Kürt cografyasinin yer alti-yer üstü zenginligi ile Kürtlerin fiziksel ve aklî kabiliyetlerinden kendi sömürüleri için faydalanmak isteyen kolonyalist güçler, Kürtlerin kendi kökleriyle olan baglarini koparmak için sürgünleri rutinlestirmistir. Her gelen isgalci güç, adeta Kürtleri hayat damarlarindan koparmak ile onlari etkisiz birakmak ve asimile etmek için bu yolu seçmistir.

Tarihin ilk sürgünü Kürdistan'dan kereste ihtiyacini karsilamak için "Daglar Ülkesine" sefer düzenleyen Sümerler tarafindan esir alinan bir kisim Kürtlerin Güney Mezopotamya'ya sürgünleri ile baslamis ve esir alinan bu Kürtler, Sümerlerin varoslarinda yasam mücadelesi vermek zorunda kalmislardir. Bu ilk göç dalgasindan sonra Kürtler, bölgesel isgalciler (Asurlular, Elamlar, Babiller, Persler, Emeviler, Osmanlilar…) tarafindan sistematik göç politikalari ile kendi yurtlarini terk etme mecburiyetinde birakilmislardir.

Bizim ele alacagimiz konu ise 19. yüzyil ile baslayan ve 20. yüzyilda büyük bir ivme kazanan, Kürtlerin Anadolu'ya olan sürgünleri olacaktir.

II. Mahmut döneminde Fransa'dan örnek alinarak baslati**** Kürdistan'i Osmanli’nin merkezi otoritesine kayitsiz-sartsiz baglama ve merkezi otoritenin en ücra köseye kadar dayatilmasi ile kendini devam ettiren süreç, Kürt halkinin kitlesel olarak baskaldirilarini ve akabinde sürgünleri de beraberinde getirmistir. Zira zor sartlarda yasayan Kürtler'in üzerine birakilan mecburi askerlik ve vergi verme zulmüne karsi baslatilan baskaldirilarin bastirilmasiyla beraber, merkezi otorite kendisine baskaldiran toplulugun önderlerini idam edip kalanlari da sürgün ile cezalandirmistir.

Bu gün Anadolu'da farkli yerlerde uzun süreden beri yasayan Kürtlerin büyük bir kismi, Mir Muhammed ile baslayan kiyam zincirinin sürgünleri olarak Anadolu'nun çorak bozkirlarindaki yerlesim yerlerine sürülenlerdir.

Sürgünlerin Amaci
Madde 12: Kürtler ufak tefek kâfilelere ayrilip, silahlarindan arindirilarak degisik bölgelere gönderilecek ve orada genel nüfusun (köyün, ilçenin, vilayetin) yüzde besini geçmeyecektir.... Kürt reisleriyle, molla ve nüfuz sahibi kisiler diger kisilerle birlikte sevk olunacak ve orada bunlar, diger kisilerle iliskide bulunmayacak sekilde ayrilacak ve hükümet gözetimi altinda bulundurulacaktir" (Göçmenler Genel Müdürlügü Tehcir Kanunu)

Sürgün, daha güzel bir yasam için verilen bir

 
volongotoDate: Wednesday, 2010-10-13, 6:41 PM | Message # 2
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
hediye degildir. Sürgün, zalim ve baskici sistemlerin kendilerine olan muhalefeti besleyen tarih, din, dil, kültür, iletisim, yasam ögelerine dayanan halki köklerinden koparip, özgüvensiz, korkak, yozlasmaya açik birey ve topluluklar olmalari için bas vurdugu ölümcül bir darbedir. Adeta vücudu ayakta tutan ve insani yürüten kanin vücuttan çekilmesidir.

Kürtleri, uzak ve yabanci topraklara sürgüne gönderen (Osmanli ve) TC, bu konuda oldukça ince ayarlamalar yapmistir. Birincisi; sürgün bölgesi olarak Kürdistan'a oldukça uzak olan yörelerin (Isparta, Tekirdag, Çanakkale...) seçilmesi. Ikincisi; gönderilen yöredeki halkin, sürgün edilen Kürtleri devamli asagilayan, hor gören, devlete kati bir sekilde bagli olup irkçi fikir yapisi tasiyan topluluklar olmalarina dikkat edilmesi. Üçüncüsü; sürgün edilmis Kürtler arasinda olabilecek her türlü (insani ve milli dayanismanin) iletisimin önüne geçmek olmustur. Ve yine aile aile ayri noktalara yerlestirilmeleri ve tabi ki degismez olan karakol gözetiminde olmalari üzerinde hassasiyetle durulmustur.

Sürgüne gönderilen Kürtler'in gittikleri yerlerde birbirlerinden kopuk olmalarini saglamak için bölüsümler yapilmasi, bulunduklari yerlerde kendilerinden bir muhtari bile seçecek çogunluga sahip olmamalari için aileler halinde dagitilmalari, kendilerine hiçbir ekonomik ve sosyal güvencenin verilmemesiyle açlik ve hastalik ile bas basa birakilmalari, devamli hakim sistem yanlisi bir grubun aralarinda bulundurmalari ile de zamanla asimile edilip kendi “Kürtlüklerini unutmalari temel hedef” olmustur.

Anadolu’daki Kürt Asiretleri
Orta Anadolu Kürtleri, en az üç dört nesil boyunca bu bölgede yasayan Kürtler için kullanilan bir kavramdir. Bugün Orta Anadolu'da yasayan iki milyondan fazla Kürt vardir. Bunlar baslica su asiretlerden olusmaktadir:

Resvan, Canbeg, Lek (Sexbizinî), Mi**** Sadi-Rutan, Zerikî (Zirkan), Sêwêdî, Terîkan, Mikaî**** Mirdesî, Molikan, Badilî, Nasirî, Koçgiri (Sanz), Mahasi, Belikan, Celikan, Oxciyan, Cutkan, Xelkan, Sêfkan Pisiyan ve Beski vd. Bu sözü edilen asiretlerin her biri genis Kürt cografyasindan sürülenlerdir. Çünkü bu asiretlere mensup kisileri bugün hala Diyarbekir'de, Malatya'da, Sivas'ta, Viransehir'de, Urfa'da, Siverek'te, Hakkari'de, Palu'da, Dersim'de görmek mümkündür.

Sürgün Yolu Acilari
Birinci Dünya Savasi sirasinda Kürt cografyasina hakim kilinan soykirim ve açlik nedeni ile yüzbinlerce Kürt; yurtlarini kitleler halinde terk edip, Bati Anadolu'ya sürgün edilmeleriyle; insanligin karsilasmadigi çok trajik manzaralar olusturmuslardir. O dönemden kalan yaslilarimizin anlattiklari ve dönemin Kürt aydinlari tarafindan ele alinan acili yol hikayeleri, bugün bile dinlenildigi zaman tüyleri ürpertiyor.

Dönemin yöneticileri tarafindan hiçbir insani ihtiyacin tedbirini almaksizin kara kisin ortasinda yapilan sürgünler ile yolda açlik ve soguktan ölen yüz binlerce insan, Kürt Halki üzerinde hala etkisi devam eden derin acilar olusturmustur.

O dönemde memur olan C. Ali Bedirxan Bey söyle bir anisini anlatir: "Mütarekeyi takib eden günlerde, Istanbul'a döndügüm zaman kayitlarda yaptigim incelemeye göre Kürdistan'dan 650 bin kisilik bir nüfus, Bati Anadolu'ya dagitilmisti.

 
volongotoDate: Wednesday, 2010-10-13, 6:42 PM | Message # 3
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
Cepheye giderken Toros geçitlerinde (Gavur Dagi -Antep/Adana arasinda bir dag-) bu muhacirlerden kitleler görmüstüm. Uzaktan öbek öbek toplanmis insan kümelerine benzeyen bu kafilelerin yanina gittigim zaman gördüm ki bunlar soguktan tas kesilmis insan heykellerinden baska bir sey degildi. Vatanlarindan çikarilan bu insanlarin bir kismi bu suretle yollarda hastaliklardan, açliktan, soguktan mahvolmuslardi."

M. Emin Zeki ise; "1919 yilinda, Osmanlilarin 2. ordusunda erzak ve yiyecek sikintisi da bas gösterince, Diyarbekir ve yöresindeki Kürtlerden asker ve sivil olanlar yurtlarini birakarak Musul'a gitmeye zorlandilar. Bir bölümü de Adana ve Halep'e sürgün edildi. Bir çogu yollarda açliktan ve hastaliktan öldü. Bu arada Musul'a kadar gelebilenlerin anlattiklari olaylar; o masumlarin kitleler halinde yollarda ya da erisebildikleri sehirlerin cadde ve sokaklarinda topluluklar halinde ölümleri; dinleyenlerin ve görenlerin yüregini parçaliyordu." diyordu.

Dönemin acilarini kagida aktaran aydinlardan biri olan Abdurahim Rahmi, sürgünün acilarini bizzat yasayan bir öksüz çocugun agzindan haykirir:

"Öksüz kaldim ben anasiz babasiz
Evimi yiktilar kaldim ben evsiz.
Dinsiz gavurlar öldürdüler babami
Düsmanlarima muhtaç oldum,
Bu gün açtim elimi.
Iki ayakli kurtlar gelip üsüstü sürülere
Göçmenim ben, iste düstüm kapilara
Yasamak için istiyorum bir ekmek
Kinden gayri vermezler, etmezler merhamet."

Tüm mallari ellerinden alinip sürgün edilen Kürtlerden hayatta kalanlar arasinda seyhler, agalar, sürgün yerlerinde sakiz-mendil satacak kadar sefillestirilmistir. Anasiz-babasiz ve devletsiz olan Kürt çocuklari hayatta kalabilmek için yardim istedikleri yerli halkin, merhametsizligi ve kindarligi karsisinda daha da perisan duruma düsmüslerdir.

O dönemde savas bakanliginda bulunan Talat Pasa'nin Kara Kapli Defterinde 1915-1916 yillari arasinda 800 bin Kürdün göç ettirildigi ve bunlardan hayatta kalanlarin Izmit'ten Halep'e uzanan hattin arasina yerlestirildigi ifade edilmektedir. Hayatta kalanlarin sayisi ise verilen istatistiklere göre 250 ile 300 bin arasindadir.

Komsularla Iliskileri
Orta Anadolu'daki Kürtlerin, bir çok sürgün Kürdün yasadigi gibi, devamli içlerinde yasadiklari halkin sistem tarafindan beslenen irkçilari eliyle fiili saldirilar, evlerinin ve mallarinin yagmalanmasi, bulunduklari yerlesim yerinde mahsur birakmalar, asagilayici söz ve davranislar ile karsilasmalari oldukça sik görülür. Böyle yapanlar, sistem tarafindan tesvik edilerek özel bir sekilde yetistirilmekte ve bunlarin eliyle Kürtlere sürekli sikinti verdirilmektedir. Örnegin bir ilçede bir Türk genci huzursuzluk çikardiginda, bu ilçedeki devlet mensuplari tarafindan, bu duruma "gençlik hevesi" denilip önemsiz görülürken, daha küçük bir huzursuzlugu(!) çikaran Kürt gencinin yaptigi sey ise ilçedeki hakim sistem tarafindan büyük bir olay olarak görülür. Kürt mahallelerini kusatip, evlerini ve isyerlerini atese verme durumlari yasanir. Bu, artik gizlenmeyecek boyutta olup yazili ve görsel basinda sik sik gündeme gelmektedir. Bursa'da, Mudanya'da, Yalova'da, Susurluk'ta, Çumra'da son yillarda bir çok linç etme girisimleri, ev ve

 
volongotoDate: Wednesday, 2010-10-13, 6:42 PM | Message # 4
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
is yeri yakma olaylari görülmüstür.

Nüfus (1990)
20. yüzyilin baslarinda Istanbul'da bulunan Kürtler'in nüfusu oldukça fazladir. Zira o dönemin canli sahidi olan Said-i Kurdî’nin, 1908 siralarinda hamallara hitaben yaptigi konusmasinda faal isgücü olan Kürtlerin sayisi kirk bin (40.000) olarak (es ve çocuklari bu rakama dahil degildir) geçer ki; ayni dönemde Istanbul'un toplam nüfusu 400 bin civarindadir.

Orta Anadolu Kürtleri'nin Kirsehir merkezi ve kirsal alanda toplam nüfusu 50.000, Ankara da 100.000, Konya'da 170.000 civarindadir.

200'ü askin Kürt yerlesim biriminin (ilçe, kasaba, köy) bulundugu Konya, Ankara, Kirsehir illerinin sinirlari içinde, il merkezleri dahil Iç Anadolu'daki Kürt nüfusu toplam olarak 300.000'i asmaktadir. Buna, bu illere daha sonralari Kürdistan'dan gelip yerlesen nüfus dahil degildir. Özellikle Ankara'da yasayan nüfusun dörtte birinin Kürt kökenli oldugunu söylersek, bu üç ildeki toplam Kürt nüfusunun yaklasik bir milyonu buldugu söylenebilir. Bu nüfus toplamina Çorum, Tokat, Yozgat, Amasya, Aksaray, Nigde ve Kirikkale'deki yerlesik Kürt nüfusu da eklenince, sözkonusu rakamin iki milyona yaklastigi söylenebilir

Nerelerde Yasamaktadirlar?
Basta Konya iline bagli Cihanbeyli, Yeniceoba, Yunak, Kulu kazalari olmak üzere bu kazalarin köylerinin % 90'i Kürt köyüdür. Yine bu köylerle siniri olan Ankara'nin; Haymana, Polatli, Sereflikoçhisar ve Bala ilçelerinde sürgün edilmis Kürtler ikamet ettirilmislerdir. Ayni zamanda onlarla siniri bulunan Hirfanli Baraj'indan itibaren baslayan Kirsehir'in Kaman Ilçesi'nde, Pisyan asiretine mensup Kürt köyleri bulunmaktadir.

Kirsehir merkez köylerinin yarisi, Çiçekdagi Kazasinin % 60 'i ve Boztepe Kazasinin ise % 80'i Kürt köyleridir. Burada Konya, Ankara ve Kirsehir il sinirlari arasinda olan Kürt yerlesim birimlerinin birbirine ya sinir olduklari veya aralarinda çok az mesafe oldugu görülmektedir. Yine bu illerle siniri olan Aksaray'da da Dersim Kürtler'i vardir.

Yozgat Kürtleri; genel olarak Çorum, Tokat ve Amasya il sinirlarinin kesistigi bölgededir. Bu bölgeye serpistirilmis Kürt köyleri Çekerek, Zile, Alaca ve Ortaköy ilçelerine baglidirlar. Burada meskun köylerin sayisi 41'i bulmaktadir.

Bu yerlesim birimlerinin adlari ise genelde Kürtçedir. Ancak sistem bu Kürtçe isimleri de Kürdistan'da yaptigi gibi degistirmistir. Örnegin; Zakêrê ismi Yalnizagaç, Qisla ismi Mahmutlu ve Omêran ismi Tavsançali olarak degistirilmistir.

Manisa, Çanakkale, Usak, Afyon gibi sehirlerde de kiyamci Kürtlerin torunlarini bulmak mümkündür.

Son Elli Yildaki Sürgünler ve Sorunlari
Kendi yurdunda yasadigi halde baskasinin hükmü altinda olan Kürtler için, sürgün ya da göç, toplumsal yasamlarinda degismeyen sürekli bir sorun olmustur. Sistem, devamli olarak "Kürtsüz bir Kürdistan" hayalini gerçeklestirmek için çesitli yollar ile sürgünleri kolaylastirmis/tesvik etmistir. Bu, ülkeden çikarma yöntemlerinden bir kaçi da; ekonomik yasami zorlastirma, kan davalari, nifak sokmalar sonucu metropollere göç ettirmedir.
Bugün Istanbul, Bursa, Izmir, Balikesir, Antalya, Mersin, Manisa gibi sehirlerde oldukça yogun bir Kürt nüfusu yasamaktadir. Bu sehirlerin bir kisminda Kürt nüfusu çogunluk iken (örnegin Mersin) kimi sehirlerde nüfusun

 
volongotoDate: Wednesday, 2010-10-13, 6:42 PM | Message # 5
Major general
Group: Administrators
Messages: 457
Reputation: 0
Status: Offline
yarisina yakinini (örnegin Adana) Kürtler olusturuyor. Buradaki Kürtler özellikle 1960'dan sonra ekonomik nedenler ile ve son yirmi yilda kirli savasin magdurlari olarak göç ettirilmislerdir.

Bu sehirlerde yasayan Kürtler; en agir sanayi islerinde, tarim, insaat ve tekstil islerinde ucuz is gücü olarak çalismak zorunda birakilmislardir. Bazi sehirlerde sadece Kürtlerin yasadigi semtler, mahalleler, ilçeler, kasabalar var olup, buralarda yoksulluk içinde yasam mücadelesini vermeye çalisan Kürtlerin sorunlari her geçen gün daha da büyümektedir/agirlasmaktadir.

Ayni zamanda kendi vatanlarindan kopusun getirdigi sorunlardan ve sistemin dayattigi kültürel asimilasyondan oldukça yogun etkileniyorlar. Hakim toplumun olusturdugu egitim, kariyer, zenginlik olanaklarindan faydalanmak için lisan, gelenek, kültür ve iliski biçimlerinin bir kismini kaybettikleri ve sonraki nesillere aktarimin olmadigi oldukça sik rastlanan üzücü bir durumdur.

Ahlaki ve kültürel yozlasma, özellikle son otuz yilda göç eden Kürtler üzerinde yogun sekilde kendini gösteriyor. Sebepleri çok degisik olsa da ortak görülen bu yozlasmanin kökeninde dini degerlerinden koparilmasi, kendi dilini bilmedigi için kendini "ötekilerden" biriymis gibi görme, yabanci olduklari için toplumsal otoritenin kendilerine nüfuz etmesi, kendilerini ahlakî olarak koruyacak bilgi ve kurumlarin bulunmamasi, her ne sekilde ve nasil olursa olsun kendilerini hakim otoritelere kabul ettirme istegi bu yozlasmanin sebepleri olarak ortaya çikmaktadir. Bu yozlasmanin en acimasiz faturasini da ödeyen yine Kürtler olmaktadir.
Vatanini terk etmek zorunda kalmak, Peygamberlerin baslarina bile gelmistir. Bir çok Peygamber, hiç istemedigi halde zorba zalimlerin dayatmalari karsisinda dünyada sevdikleri bir mekan olan vatanlarini terk etmek zorunda kalmislardir.

Kendisine Peygamberlik görevinin verilecegini söyleyen Varaka'nin; "Bu sehirden seni çikaracaklar" sözü karsisinda Peygamberimiz, üzerine kaynar sular dökülmüs gibi oldu ve ayriligin getirdigi aciyi hemen hissederek bunun nedenini sadece sordu. Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.), yillar sonra hicret nedeni ile en çok sevdigi mekan olan Mekke sehrini terk etmek zorunda kaldiginda; gözleri dolar, göz yaslari kendiliginden akmaya baslar. Kolay degil; kendi özgür iradesi disinda bunca yil dogup büyüdügü, ekmeginden- suyundan içtigi, kisiliginin sekillendigi, atalarinin mezarlarinin bulundugu ve kendi yasaminin bir çok zor ve rahat anlarina taniklik eden Mekke sehrini birakip gitmek… Vatanindan ayrilmanin dayanilmaz acisi karsisinda gözyaslari içinde Mekke'ye bakan Resulullah (s.a.v.) söyle der:

"Ey mübarek sehir! Allah sahit olsun ki ben senden ayrilmayi istemedim."

Çünkü zalim düsmanin zoru ile istemeyerek vatanindan çikiyordu; aynen her dönem zalim düsmanin zoru ile istemeyerek vatanindan çikarilan Müslüman Kürtler gibi.

Bugün sürgün Kürtler, Islam Ümmetinin tam kalbi hükmünde olan vatanlarina karsi derin ve sarsilmaz bir baglilik göstermek mecburiyetindedirler. Ana vatanlarindan alacaklari muazzam bir güçle yasadiklari her yerde tarihi onurlarini çignetmeden kabirlerdeki atalarinin ruhlarini sâd ederler.

Sürgün Kürtlere düsen en büyük vazife; hernerede olurlarsa olsunlar, Islam'a ve Islam'in ruhuna uygun bir sekilde kendi milli degerlerine sarilarak, bu zorlu ve aci günlerin bir daha yasanmamasi için çalismalaridir. Bu çalismalar, halkimiz ve ülkemiz için öyle mübarek ve muazzam bir netice verir ki, kendi vatan topraklari üzerinde özgür ve huzurlu bir yasama kavusurlar.

Kim bilir belki Resulullah(s.a.v.)’in yillar sonra mutluluk içinde Mekke'ye dönüs yaptigi gibi Kürtler de Kürdistan'a mutlulugun zirvesinde dönüs yaparlar
ÖMER AYBAR

 
Forum » iç Anadolu Kürdleri » Anadolu'daki Sürgün Kürdler » Surgun Kurtler
  • Page 1 of 1
  • 1
Search:

Copyright MyCorp © 2024