Avrupalıların iki koldan geliş yönleri vardır, bunun Hinde mi,
yoksa Yunan’a mı dayandığı hassas bir konudur. Belki de Dicle ile Fırat
arasındadır. Çok ilginçtir hiçbir zaman Dicle ile Fırat arasındaki
yöreden (Beyne’n-Nehreyn) batı söz etmiyor.
Kültür ve Medeniyetin İlk Kaynağı
Hitler’in dinlerin ve medeniyetlerin ilk kaynağı hakkında ilginç
bir tezi var. Bu tez de Yunan, Hint ve Yahudi üçlüsünün kaynaklık teşkil
ettiği düşüncesine dayanır.
Yunanlıların ilk kaynak oluşları hakkındaki görüş şudur:
Sokrates’tan önce yedi bilgin hekimle (Hükema-i Seb’a) başlar. Bunların
isimleri belli değildir. Sonra Sokrates’in halkası başlar. Bunu Eflatun,
Aristotales, Akadlılar ve İskenderiye mektebi izler. Avrupa’da
Rönesansla birlikte Descartes, Kant ve en sonunda Hegel’de biter. Hint
cereyanı ise Vedalar, Buda, Cinizim ve Gandi sıralamasına göredir. Bu
sıralamada bir kol tasavvuf ve yeni Eflatunculuk olarak İslam’da
görülür. Üçüncü kolda ise Adonis Rba’l Şemş, İbrahim, Musa, İsa ve
Muhammed vardır.
Hz. Muhammed’in halkası ayrıdır, çünkü bunda iki kol birden
kesişmektedir. Hitlerin tahliline göre birinci kol Yunan, ikinci kol
olan Hint’ten ayrılmadır, ama bunlar temelde aynı koldur. Demek ki
Avrupalıların iki koldan geliş yönleri vardır, bunun Hinde mi, yoksa
Yunan’a mı dayandığı hassas bir konudur. Belki de Dicle ile Fırat
arasındadır.
Çok ilginçtir hiçbir zaman Dicle ile Fırat arasındaki yöreden
(Beyne’n-Nehreyn) batı söz etmiyor. Çünkü bundan söz ederse geliştirdiği
bütün nazariye bir anda boşa çıkacaktır. Oysa bütüncü bir gelişme seyri
vardır. Daha önce de değindiğimiz gibi, Yunan medeniyetinin kaynağı
Kürtlere dayanır. Kürtler iki nehir arasının bir odağıdır. Mezopotamya,
dünyanın kültür, medeniyet ve felsefe merkezidir. Riyazî bilimlerin ilk
gelişme gösterdiği yer bu iki nehrin arası bölgedir. Sümerler ve
Babilliler yıldızlar bilimini ve denizciliği keşfettiler. Sonraları
Fenikeliler bu bilimleri bunlardan öğrendiler. Sümerler, bataklığı
kurutmak zorundaydılar. Mezopotamya bütün dinlerin de kaynağıdır.
Sözgelimi nur’un bütün dinlerde soyluluğu ve kutsallığı vardır. Bu,
her şeyden evvel Sümerlerle ilgilidir. Onlar tanrılarının yıldızlarda,
en büyük tanrının da güneşte olduğuna inanırlardı. Yine onlara göre nur
ve ateş kutsaldır ve güneşin kalıbında tecelli etmiştir. Bundan dolayı
zarf yani kalıp olan güneş de kutsaldır. Ama güneşin asıl değeri ışık
saçmasıdır. Bundan ilahî bir alamet olarak ateşperestlik meydana geldi.
İran’da Zerdüşt’ten evvel Mitraizm ve Rumlarda da Ayatapıcılık vardı.
Rumlar, tapınaklarında ölmez, sönmez ateş yakarlardı. Bir genç kız da o
kutsal ateşi korumakla görevlendirilirdi. Hıristiyanlık ilk çıkışında bu
ateş inancıyla epey mücadele etmek zorunda kaldı.
Öyleyse biri Yunan ve Hint’ten, diğeri de Sami’den kaynaklanan iki
koldan fazla gelişme seyri yoktur. Ancak tarihin seyri üç medeniyet
kaynağı olduğunu göstermektedir:
1- Sami kolu: Önce Aramî, sonra Aberî, en sonunda da Arabî oluyor.
2- Arya kolu: Hint ve İran (Kürtler), sonra Yunan.
3- Çinli ve sarı ırk.
(Ali Şeriati'nin Medeniyet ve Modernizm adlı eserinden...)
Dr Ali Şeriati Kimdir?
23 kasım 1933' te horasan eyaletine bağlı sabzivar' ın mezinen
köyünde dünyaya geldi. 1950' de meşhed' deki öğretmen koleji' ne girdi.
1952' de meşhed' in yakınlarındaki ahmedabad köyünde öğretmenliğe
başladı. 1955 yılında mekteb - i vasıta' yı yazdı. ebu zer - i gıffari'
yi tercüme etti. 1956' da meşhed üniversitesi' ne girdi. "ulusal direniş
hareketi" ne üye olduğundan babası ve diğer üyelerle birlikte
tutuklandı. 6 ay tutuklu kaldı. 1959' da alexis carrel' den dua' yı
tercüme etti. üniversiteden başarıyla mezun oldu.
1960' da fransa' ya gönderildi, orada sosyoloji ve dinler tarihi
üzerine çalıştı. cezayir kurtuluş hareketine aktif olarak katıldı. bu
faaliyetlerinden dolayı paris' te tutuklandı. bu arada birçok konuşma,
makale ve çevirisi değişik dergilerde yayınlandı. sosyoloji ve dinler
tarihi üzerine doktorasını tamamlayarak, 1962' de iran' a döndü ve
sınırda tutuklandı, aylarca hapiste kaldı. öğretmenlik ve meşhed
üniversitesi' nde asistanlık yaptı. meşhed, hüseyniye - i irşad, tahran
üniversiteleri ile diğer merkezlerde konferanslar vermeye başladı.
kendisi bulunamayınca babası tutuklandı. bir yıl kadar babası
hapsedildi. şeriati teslim oldu ve 18 ay hücrede kaldı.
1975 - 77 arası savak' ın takibinden sürekli kaçarak, başkalarının
evlerinde kalarak çalışmalarına devam etti. sabahlara kadar süren
konuşmalar yaptı. 16 mayıs 1977' de avrupa' ya geçti. 30 gün sonra
ingiliz istihbaratının da yardımıyla savak tarafından şehit edildi.