Main Registration

Login

Welcome Guest | RSSThursday, 2024-04-25, 7:42 AM
Menu du site

Tag Board

Our poll
sitenin orani nasil
Total of answers: 14

Statistics

Total online: 1
Guests: 1
Users: 0

Main » 2012 » June » 12 » Göçle birlikte gelen dram!
8:31 PM
Göçle birlikte gelen dram!

Göçle birlikte gelen dram!

Göçle birlikte gelen dram!

AYSEL KILIÇ/BİRGÜN

‘Daha iyi bir gelecek’ umuduyla yıllarca eşlerinden ayrı kalan kadınlar, eşlerinin Avrupa’da başka bir kadınla evlenmesine göz yummak zorunda kalıyor. Cihanbeyli ve Kulu’lu kadınlar, sonu boşanmalarla biten bu evliliklerin faturasını en ağır biçimde ödüyor

Anadolu’nun birçok yerinde kadınların ‘kader’ i ortak. 17’sinde görücü usulü ile evlenir, 18’inde anne olur, yıllarını eşinin anne-babasının bakımını üstlenmeye verir, bütün evin yükünü omuzlarında taşır. Hele yoksul bir aileye ‘gelin’ gitmiş ise, bu yükü daha da ağırlaşır. Erkek, ekmek parası için Avrupa yollarına düşer, kadın bir ömür boyu kocasının yollarını gözetler. Erkek gittiği yerde kendine yeni bir ‘düzen’ kurar, evlenir. Kadın yolları gözetlemeye devam eder.
Konyalı kadınlar bu ‘talihsizliği’ en ağır şekilde yaşıyor. Konya’da özelikle, zorunlu göçün sürgün yaşamına mahkûm edilen Kürt bölgelerinde bu tabloyla karşılaşmak mümkün. Geçimini tarım ve hayvancılık ile yapmaya çalışan bölge halkının kurak topraklar dışında başkaca bir alternatifi olmadığı için, 1980’li yıllarda başlayan göçle birlikte, yüzlercesi iş bulma umuduyla Avrupa yollarına düşer. Hemen hemen her ailenin bir erkek ferdi bugün Avrupa’da yaşıyor. Feodal baskı nedeni ile topraklarından ayrılamayan kadınlar ise, çocuk bakımı, ev ve tarla işlerini sırtlıyor.

GERİDE BIRAKILANLAR...
Başak Kültür Sanat Vakfı çalışanı Hümeyra Tusun’un da yer aldığı ekip, eşleri Avrupa’da olan kadınlara yönelik bir  araştırma  yaptı.  "Türkiye’den Avrupa’ya Göç Eden Kayıtdışı Göçmenlerin Uyguladıkları Stratejilerin Geride Bıraktıklarının Ailelerine Etkileri” isimli proje, Konya merkez ve dört beldesinde gerçekleştirildi. Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nin finanse ettiği ve Doç. Dr. Sibel Kalayacıoğlu’nun koordinatörlüğünde yürütülen araştırma kapsamında, çalışma izni almak için Avrupalı kadınlarla para karşılığı formalite evlik yapmış  erkeklerin, eşleri ile görüşmeler yapıldı. Çalışma kapsamında, Cihanbeyli’nin Gölyazı ve Kuşça kasabaları ile Kulu’nun Tavşançalı kasabasında, eşi yurt dışında olan  toplam 30 kadınla  görüşüldü.

Ekonomik nedenlerle yıllarca eşlerinden ayrı kalan kadınlar, çocuklarının geleceği için eşlerinin Avrupa’da başka bir kadınla evlenmeye ve boşanmaya  göz yumduklarını anlattılar. Hemen hemen her kadın, eşinin kendisine,  "seni de Avrupa’ya götürüceğim” sözü verdiğini  ancak, uzun yıllar geçmesine karşın, eşinden ayrı bir yaşama mahkum edildiğini belirtiyorlar.

Uzun süren ayrılığın ardından, eşinin Avrupalı kadını tercih ettiğini söyleyen kadınlar,  ‘baba evi’ kapısı dışında bütün kapıların kendilerine kapandığını söylüyor. Boşandıktan sonra çocuklarından da koparıldığını belirten kadınlar, feodal baskı nedeni ile kendilerine yeni bir yaşam kurmada zorlandıklarına dikkat çekiyorlar.
Hümeyra Tusun ile amaçlarını ve görüşmelerini konuştuk.

GÖÇLE BİRLİKTE GELEN DRAM

Sizi böyle bir çalışmaya götüren neden neydi?
Ben bir dönem Konya’da öğrenciydim. Orada kadınların yaşadığı sıkıntılara yakından tanıklık ettim. Böyle bir çalışmayı gerçekleştirmeyi hep düşündüm. ODTÜ’nin finansmanını sağlaması ile araştırmaya koyulduk.
Çalışmamızın amacı özellikle göç olgusu özellikle göç olgusu. İnsanların göç ettiği yerler ve orada yaşanılan sorunlar. Ama Konya’da durum tersiydi. Göç veriyordu ve bu göç veren ilde kadınlar ağır sorunlar yaşıyordu. Avrupa’ya göç nedeni ile mağdur olan çok sayıda kadın var. Bu kadınların günlük yaşantıları, sosyal yaşantıları ve aile içindeki sorunlarının neler olduğu üzerine bir sonuç çıkarmayı amaçladık.

Gittiğiniz yerler hep Kürtlerin yaşadığı bölgeler. Çevredeki Türk köylerinde de kadınlar aynı sorunu yaşıyor mu?
Başka bölgelere gitmedik. Bu nedenle bilmiyorum ama, çalışma yaptığımız bu bölgelerde  sorun daha belirgindir, diye düşünüyorum. Çünkü  buradaki insanların kaç yüzyıl öncesine dayanan bir göç tarihleri var. Burada tarım ve hayvancılık yapılıyor ama topraklar kurak. Bu nedenle ya nakliyecilik yani kamyon şoförlüğü yapmışlar ya da  Avrupa’ya gitmişler. Biz daha çok göç olgusu üzerinde durduk. Görüştüğümüz kadınların hepsi de İçanadolu Kürtleri kadınlarıydı.

Özellikle ‘formalite evlilikler’ üzerinde durmuşsunuz.
Evet. 1980’lı yıllarda başlayan göçle birlikte Konya’dan da çok sayıda kişi iş bulmak için Avrupa’nın yollarını tutmuş. Ancak daha sonra Avrupa’ya gidişin zorlaştırılmasıyla birlikte formalite evlilikler devreye girmiş. Formalite evlilikler erkeğin yerleşmesine büyük oranda olanak sağlamış. Ancak bu gidişler arkasında çok da  mağduriyet bırakmış. Çünkü formalite evlilikler çok da  formalite olamamış.  Formalite evlilik bitse bile kadınlar Konya’da kalmaya devam etmiş. Eşi ile bir türlü bir araya gelememiş. Bu durum kanıksanmış gibi görünse de
kadınlarla konuşmaya başladığınızda aslında yaşanan sıkıntıların boyutunu görüyorsunuz. Toplumun fazlasıyla kanıksadığı bu problemin görünür olması için bu çalışmanın önemli olduğunu düşünüyorum.

O kadınlara nasıl ulaştınız?
Konya’da öğrenci olduğum için ilişkilerim vardı. Yerel belediyelerin de yardımı oldu. Ama zaten bir kadınla ilişkilendiğiniz zaman, kadın kendisi gibi yaşayan kadınları biliyor ve bizleri oraya yönlendirebiliyordu.

Görüşmeler yaparken ne tür zorluklar yaşadınız?
Tavşançalı’da birçok görüşmeyi yapamadık. Kadınlar, sorunlarını çok derinlemesine açamadılar. ‘Acaba anlatırsak eşlerimizin Avrupa’da çalışma durumu tehlikeye girer mi?’ kaygısını güttüler. Bunun yanında çevresel baskı da kadınların konuşması önünde bir engeldi.

'ÖLMEDEN ÖNCE ÇALIŞMAK İSTİYORUM'

Aileler nasıl bakıyor bu duruma?
Oğulları yıllardır Avrupalarda, gelin dizlerinin dibinde.Aileler çok kanıksadığı için bu durumu sorun olarak görmüyor. Çünkü onlar işin daha çok ekonomik boyutuna odaklanmış durumdalar. Ama aileye gelin olan kadınlar, evliliklerinizi üzerinden yıllar geçmiş olmasına rağmen hala kaynanası ve kayınpederi hatta kardeşleri vs. ile geniş bir aile içinde yaşıyor. Bu geniş ailenin tüm işlerini de sırtladığı için aslında çok ezilmiş durumda.  Konuştuğumuz kadınların hepsinin anlatımında bu var. ’ Yıllarca hizmet ettik ama Avrupa’ya götürme önceliği yine bize verilmedi. Kardeşini akrabalarını götürdü, kurtardı bu yaşamdan ama beni götürmedi. Burada hep hizmetçi kaldım’ diyor.

Kadın ev içi üretimin dışına çıkabiliyor mu? Kente gidip ücretli bir işte çalışma koşulu var mı?
Oralarda oldukça  geleneksel  bir yapı mevcut olduğu için, kadının sınırları da belirlenmiş durumda. Görüştüğümüz kadına,  ‘Neden şimdiye kadar çalışmayı düşünmediniz?’ diye sorduğumuzda, ‘Hem ailem istemiyor hem de kocam yurt dışında laf gelir diye düşünmedim’ diyor. Yani  kadın, yaptığı her hareket kendisine fazlasıyla pahalıya mal olacağı için çalışmıyor. Ama birçok kadından şunu duydum ‘Ölmeden önce çalışmak ve kendi paramı kazanmak istiyorum.’
Kadının bu duruma karşı yapacağı bir şey yok. Hem çevre baskısı hem iş olanağının olmaması, kadının duruma boyun eğmesine neden oluyor. Kadın kendi geleceği için ne plan yapabiliyor, ne de hayal kurabiliyor. Kendilerini tamamen ev işlerine ve çocukların eğitimine adamış durumdalar.

AVRUPADAKİ EŞİNİ DE BERABERİNDE GETİRİYOR

Bu durum yaşamlarında nasıl bir iz bırakıyor?
Eşleri hep kendilerine,‘Avrupa’ya gidip oturum izni için evlenirim, sonra o kadını boşar seni götürürüm’ sözü vermiş ama hiçbir zaman da götürmemiş. Bu durum kadını derinden sarsmış. Çünkü sonuçta bu kadınların cinsel yaşamları yok, sosyal yaşamları yok... Avrupalı erkek yılda bir kez tatile geliyor, ama Avrupalı eşini yanına alarak geliyor. Bu duruma boyun eğen köylü kadın,  boyun eğmek zorunda kalıyor, acılarını içine akıtıyor… Görüştüğümüz ailelerden bir erkek şöyle demişti: ‘Ben 40 yaşındayım ama, toplasanız babamla 2 yıl birlikte olmamışımdır.’ Dolayısıyla bu sözlerden de anlaşılacağı gibi Türkiye’deki klasik aile yapısı ile uyuşmayan bir durum var. Çocuk yıllarca baba özlemi yaşıyor ama Baba Avrupa’dan geldiğinde ise çocuklarla ciddi bir iletişim sorunu yaşıyor.

Görüşmelerden sizi derinden etkileyen bir öykü var mı?
Kadınların tüm yaşadıkları etkiledi beni  ama birinin anlattıklarını unutamadım. Kadın 8 aylık hamile iken eşi Avrupa’ya gidiyor.  Eşi her defasında  Avrupa’da birlikte yaşadığı kadınla Türkiye’ye geliyor.  Hem buradaki hem de Avrupa’daki eşi ile aynı çatı altında kalıyor. Kadın bunu anlatırken çok etkilendim. Gözlerindeki acı aklımdan çıkmadı…
Views: 1237 | Added by: volongoto | Rating: 0.0/0
Total comments: 0
Name *:
Email *:
Code *:
Search

Calendar
«  June 2012  »
SuMoTuWeThFrSa
     12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930

Entries archive

Site friends
  • bedava site yapimi

  • AGAHI
    Newroz Piroz Bè
    Tavsançali.ucoz.com
    Panoya Agahi
    Céjna Qurbanè Piroz Bé



    Tavsançali.ucoz.com
    Copyright MyCorp © 2024