Osmanlı tarihinde değişim
hamlelerinin en yoğun olduğu döneme "imparatorluğun en uzun yüzyılı”
tanımlaması yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti için de benzer bir sürecin
arifesindeyiz. Tehlikenin, farkına varılıp ciddi hamleler yapma
ihtiyacı, böyle dönemlerin temel karakteridir. Atılacak adımların
sorunları çözecek düzeyde olup olmayacağını zaman gösterecek.
Hiçbir girişimde bulunmadan böyle süreçleri atlatmanın imkansızlığını
bilenler, farklı çözüm önerileri ile siyaset sahnesinde yer tutarlar.
İçinden geçilen dönemin dinamiklerini doğru okuyanlar, en ileri
önerilerle yol göstermeye çalışırlar. Önerilerin uygulama alanı bulup
bulmamasına göre geriye dönüp tarih okuması yaparız.
Bazıları Osmanlının dağılışını reformlara bağlar. Daha doğru olan
değerlendirme ise, reformların yetersizliği ve uygulamaya yansıma
biçiminin tutarsızlığına odaklanır.
Başbakan, bir süredir eskiden beri milliyetçi çevrelerin gösterdiği 2023
hedefine toplumu motive etmeye çalışmaktadır. Gökteki yıldızlara
bakarken önümüzdeki çukura düşmezsek, 2023’ü yani cumhuriyetin yüzüncü
yılını görme fırsatı yakalarız.
2011’i sadece seçim yılı ve özellikle iktidar partisinin üçüncü kez
iktidar imkanı yakalayıp yakalayamayacağı tartışması açısından ele
alanlar elbette muhtemel sıcak gelişmeleri de tahmin ediyorlar. Ancak
seçim dönemlerinin dinamizmini aşan bir beklenti potansiyeli ile karşı
karşıya olduğumuzu göz ardı etmemeliyiz.
Örneğin Kürt seçmen açısından bildik seçim vaatlerinin tatmin edici
sonuçlar doğurması imkansız gözükmektedir. Bir yandan günlük psikolojiyi
etkileyecek ekonomik kaynakları seferber etme, diğer yandan soyut bir
anayasa değişikliği vaadi ile beklentiye cevap verme ihtimali oldukça
zor gözükmektedir.
CHP’nin hiçbir somut vaadde bulunabilecek iç uyumu olmadığı için mevcut
duruma yönelik eleştiriyi yoğunlaştırması, Başbakan’ın muhalefet lideri
gibi konuşmasına fırsat vermeyecektir.
Daha önemlisi ise, Kürt siyasetinin çıtayı, özerklik ve anadile koyması,
herkesi elindeki kartları yeniden gözden geçirmeye zorlayacaktır. Bu
konuda iktidar partisini eski baskı politikalarına dönmeye davet eden
damar sanıldığından daha etkili olabilir. En azından yargı yolu ile bir
büyük kuşatma hamlesini denemek, askeri operasyonlarla kıyaslandığında
daha yumuşak bir yöntem gibi okunabilir.
Sayılı gün çabuk gelir. Mart ayına altmış gün kaldı. Gündemi değiştirmek
ve siyaseti iktidar ve CHP gerilimine çekmek için çok yakında yolsuzluk
dosyaları havada uçuşacaktır. Tencere dibin kara, seninki benden kara,
edebiyatı ile iki siyasi parti eteğindeki tüm taşları dökmeye
başlayacaktır.
Kürt siyasetinin talep ve öncelikli gündemlerini "cinayet” olarak
tanımlayan danışmanlar, durumun vahametinin farkındalar. Daha önemlisi
bildik numaralarla bu kadar ağır bir sürecin yönetilemeyeceğini
hissediyorlar. Öfkeli çıkışlar çaresizliğin yansıması ise, önce durumu
doğru anlamaya çalışmak, sonra her şeyi yeniden tanımlamak gerekir.
Suyun akış yönü, önüne çekilen setleri kolayca yıkabilecek gücü ortaya
çıkarmaktadır. Bu yılı, doğru ilişki ve adımlarla değerlendirmeyi göze
alamayan bir iktidar, sadece kendi ömrünü değil, egemen devlet
anlayışının ömrünü de kendi elleri ile kısaltacaktır.