Padişah Vahdettin Kürtlerin bağımsızlığını tanıyacaktı.
2010-10-12, 6:35 PM
Padişah Vahdettin Kürtlerin bağımsızlığını tanıyacaktı.
12 Ekim 2010 10:55
İngiliz avşivlerinden çıktığı iddia edilen bir belgeye göre Padişah Vahdettin Kürtlerin bağımsızlığını tanıyacaktı.
İngiliz arşivlerinde yaptığı çalışmalarla tanınan Türk Tarih Kurumu
şeref üyesi olan Prof. Dr. Salahi R. Sonyel, Remzi Kitabevi'nden çıkan
son kitabı "Kıskaç Altında" İngiliz arşivlerinden çıkan çok tartışma
yaratacak bir belgeye de yer verdi.
VAHDETTİN KÜRT BAĞIMSIZLIĞINI TANIYACAKTI
Irak'taki bir İngiliz polis müfettişinin, İngiliz Yüksek Komiseri ve
istihbarat örgütlerine gönderdiği raporuna göre, 1926'da 40 bin Kürt
militanın Musul'da Türkiye'ye karşı emekli subaylarca eğitilmişti. Bu
militanların önderleri, devrik Osmanlı Padişahı Vahdettin'le ve o sırada
Türkiye'nin muhalefet partisiyle Mustafa Kemal'i yönetimden düşürmek
için anlaşmışlardı. Vahdettin iktidarı ele geçirince, "Kürt
bağımsızlığını" tanıyacaktı.
Irak'taki Polis Cürüm Araştırma Bölümü'ne mensup genel müfettiş
yardımcısı J.F Wilkins 21 Ağustos 1926'da Irak İçişleri Bakanı, İngiliz
Yüksek Komiseri ve öteki istihbarat örgütlerine gizli bir yazı
göndermişti. Bu yazıya bir de rapor iliştirilmişti. Raporda, şu bilgiler
vardı: "Doktor Ahmet Sabri ve Kracya Muratyan Musul'a gitmek üzere 16
Ağustos'ta Bağdat'a uğramış; 18 Ağustos'ta Hacı Raşit el Hava'yı ziyaret
ederek, ona, amacı Kürdistan'da Türklere karşı harekete geçmek olan
kendi partilerine katılmasını önermişlerdi. (...)
KÜRT BAĞIMSIZLIĞI TANINACAKTI
19 Ağustos akşamı her ikisi de doktor Şükrü Muhammed'in evine gitmiş ve
orada Doktor Ahmet Sabri onlara Türkiye'de geniş kapsamlı bir isyandan
söz etmişti. Bununla ilgili planın amacına da değinen Sabri, Büyük
Britanya'dan kapsamlı bir yardım gelmesinin beklendiğini de söylemişti.
Kürt asiler epey hazırlık yapmışlardı. 40 bin kadar Kürt militan emekli
subaylarca eğitiliyordu.
Bu militanların önderleri düşük Padişah Vahdettin'le ve o sırada
Türkiye'nin muhalefet partisiyle şu koşullara göre anlaşmaya
varmışlardı: Mustafa Kemal'i erkten düşürmek için bu kişiler yardımda
bulunacak; iktidarı ele geçirince 'Kürt bağımsızlığını' tanıyacaklardı.
Onların iddialarına göre, aralarında Rusya, Fransa ve İtalya olmak
üzere, çeşitli yabancı yönetimlerle görüşmelerde bulunmuşlardı."
ÜÇ AY ÖNCE ÖLMÜŞTÜ
Yazar Sonyel'in kitabın dipnotlarında bu raporun, İngiliz Dışişleri
Bakanlığı Foreign Office-FO Arşivi'nde 371/11480/E5456 numarayla
bulunduğunu yazdı. Ayrıca Sömürgeler Bakanlığı'ndan Dışişişleri
Bakanlığı'na 22.09.1926 tarihli yazıda bulunduğunu; ilişiğinde
H.Doobbs'un Sömürgeler Bakanlığı'na gönderdiği 2.09.1926 tarihli gizli
yazının da ilişikte olduğu bilgisini de verdi.
Ancak Sultan Vahdettin'in 1926'nın mayıs ayında, yani bu istihbaratın
ağustosta alınmasından 3 ay önce ölmüş olması da dikkat çekti.
SONYEL: ÖNCEDEN KONUŞMUŞ OLABİLİRLER
Prof. Dr. Sonyel, belgeye nasıl ulaştığını şöyle açıkladı: "Ben İngiliz
arşivlerini didik didik etmiş bir tarihçiyim. İngiltere Dışişleri
Bakanlığı Arşivi'ndeki yüzlerce dosyanın hemen hemen tümünü inceledim.
Söz konusu belgenin fotokopisini çekmedim ama notlarım arasına almıştım.
Devrik Padişah Vahdettin'in ölüm tarihinin bu istihbaratın verildiği
tarihten önce olması ilginç bir nokta. Belki de önceden konuşmuş
olabilirler. Ayrıca raporda yazılanların tamamıyle doğru olup olmadığını
da bilemeyiz. Ben bir tarihçi olarak sadece belgeyi koydum."
HANEDAN ÖLENE KADAR UĞRAŞTI
Konuyla ilgili diğer tarihçilerin görüşleri ise şöyle: Yrd. Doç. Dr.
Orhan Çekiç (Tarihçi-Yazar): Vahdettin ölene kadar Mustafa Kemal'in
ölmesini ve rejimin değişme ihtimalini hep güttü. Kendisini bu amaçla
Türkiye'den ziyaret edenlere maddi yardımlar da yaptığını biliyoruz.
Bazı kesimlerin 'hanedanın yurt dışına çıktıktan sonra hiçbir şekilde
Cumhuriyet aleynhine faaliyette bulunmadığı' yönünde iddiaları vardır.
Bu iddialar tamamen mesnetsizdir. Hanedan mensupları, tekrar
padişahlığın dönmesi için her türlü faaliyette bulundular. 1938'inde
Mart ayında Ankara'da Atatürk'ü öldüreceklerdi. Türk devleti, 30 Mart
1938'de Atatürk'ün hasta olduğunu ilk kez resmi olarak açıklayınca bu
suikasttan vaçgeçildi.
Bunun kaynağı İngiliz arşivleridir ve oraya giren kişi de yine Prof.
Salahi R. Sonyel'dir. Hanedan mensuplarının İngiltere'de yaşayan kolu,
1937'de İngiltere Dışişleri Bakanlığı'na yazılı başvuruda bulunarak
"Bize 100 bin pound yardım edin. Bu suikastı biz düzenleyelim. Mustafa
Kemal'i ortadan kaldırırsak, rejim çöker, tekrar padişahlık gelir. Taht
sırası da Vahdettin'in kolundan devam eder' dedi. Bunu söyleyen
Vahdettin'in oğlu Şehzade Burhanettin'dir. İngilizler kendi aralarında
olayı tartıştılar. Ankara'daki Büyükelçi Sir Loraine'e sordular. Loraine
onlara, "Sakın ha muhatap bile almayın, çünkü bu olay duyulursa
Türkiye'yi kaybederiz. Burada rejim oturmuştur. Karizmatik liderdir. Bu
laik düzen değişmez" diye uyarıyor. İngiltere bunun üzerine olayı
teklifi kapatıyor. Bu olay Vahdettin öldükten 11 yıl sonra bile
hanedanın, Mustafa Kemal'i ortadan kaldırmayı planlıyorlardı. Bu nedenle
Vahdettin'in Irak'ta Kürtleri toplayıp Cumhuriyeti yıkmak için bir
girişimde bulunmuş olma ihtimaline şaşırmam.
ŞEYH SAİT ABDÜLHAMİD'İN OĞLUNU GERİ GETİRECEKTİ
Mustafa Armağan (Tarihçi-Yazar): Abdülhamid'in torunu Abdülkerim
Efendi'nin Çin Türkistanı'nda Türkler'e yeni bir devlet kurmak için bir
çaba gösterdiğini biliyorum. Diğer hanedan üyeleri arasında bu tür
ilişkilere bulaşmış kişileri gösteremiyoruz. İstihbarat raporlarının
doğruyu yansıttığını söylememiz mümkün değildir. Düzmece belge de
üretirler. Fransızlar güya '12 Eylül 1919'da Vahdettin İngilizlerle
gizli bir anlaşma yaptı' diye sahte bir belge de üretmişlerdir. Bunun
sahte bir belge olduğunu da yine Salahi R.Sonyel ortaya çıkarmıştır.
Tabii insanı duyguları da düşürsek, bir insanı bir işten atsalar
haksızlığa uğradığını düşünebilir. Kendisini işten atanlara iyi hisler
beslemeyebilir. Şeyh Sait isyanında Abdülhamid'in oğlunun Kürdistan
sultanı yapılması gibi bir düşünce Şeyh Sait çevresinde oluşmuştur. Bir
Peyanname'de Selim Efendi'nin ismi geçiyor. Dolayısıyla bir takım
yerlerde bu tip şeyler düşünülmüştür. Ancak o isimlerin, o işlerin
içinde olduğunu ispatlamak için başka güçlü karineler gerekir.