Cengiz Çandar Uludere 'İdris Naim'in belgesidir
F-16 bombası/Paramparça bedenimdeki...
Umarız, Uludere'de tarihe düşen 'kara leke', Başbakan Tayyip Erdoğan için yeteri ölçüde uyarıcı olur.
Türkiye,
2011 yılını kara, kapkara bir leke ile noktaladı. Şırnak Uludere’de
‘İHA’lardan (İsrail yapımı Heron’lar, insansız hava araçları) edinilen
‘istihbarat’la F-16’lar, aralarında birçok çocuk, 35 vatandaşımızı
bombalayarak paramparça etti.
1943’te
Van’ın Özalp ilçesinde kaçakçılık yapan 33 vatandaşın kurşuna dizilmesi
olayı hafızalardan silinmemişken 2011 Şırnak Uludere’de aynı mesleği
icra eden 35 canın F-16 bombaları altında paramparça edilerek can
vermesi de ‘tarih sicili’ne geçti.
Bu kara leke, kapkara leke silinmez.
Bu,
işin tarihle ilgili kısmı. Güncel yaşam anlamında tüm Türkiye, başta
görsel medya ve kaçınılmaz olarak hükümet, koca ‘ayıp’ın altında kaldı,
ezildi.
Televizyon
kanalları, Genelkurmay’dan yapılan ‘tevil’ nitelikteki açıklamaya
kadar, bu ‘katliam’ın haberini vermediler, veremediler. Sosyal medya
dönemindeyiz. İnsanlar, yine de, özellikle Twitter üzerinden durumdan
haberdar oldular.
Twit’lerden
birinde şöyle deniyordu: "Türk televizyonları Uludere’deki katliam
haberini vermeyince Kürtlerin haberi yok mu zannediyor? Bu alçaklığınızı
görmüyorlar mı sanıyorsunuz?”
Öfkeli,
kimisi alaycı Twit’ler sosyal medya ortamını kapladı. Bunlardan birinde
"Türkiye’nin daha makbul bir yerinde 35 makbul kişi öldürülseydi tüm
kabine orada, TV’ler canlı yayındaydı” deniyordu.
Geçen
yasama döneminde AK Parti Batman Milletvekili Emin Ekmen ise "Baskına
gelen teröristi kaçakçı; mazot taşıyan, kekik toplayan köylüyü terörist
sanan kafaya Kurmay zekâsı diyorlar” derken, bir başta Twit’te "İçişleri
sözcüğünde 30 sivili öldürene devlet; şiirle, makaleyle, resimle
uğraşana terörist deniyor” ifadesiyle İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e
gönderme yapılıyordu.
Ülke
nabzı ‘Uludere katliamı’ üzerine böyle atıyor. ‘Uludere katliamı’nın
faturası çıkmak zorunda. Birileri, ‘fatura’yı ödemeli. Yaygın biçimde,
Genelkurmay Başkanı’nın, Hava Kuvvetleri Komutanı’nın ve İçişleri
Bakanı’nın istifa etmesi gereği üzerinde duruluyor.
Çukurca’da
iki ay önceki 24 askerin şehit düştüğü PKK saldırısına son derece
duyarlı davranan ve enerjik bir tavır alan hükümetin, Çukurca’ya oldukça
yakın bir noktada cereyan eden ‘Uludere katliamı’na da basmakalıp
açıklamaların ötesine geçen bir duyarlılık göstermesi zorunlu.
Birileri
‘fatura’yı ödemek zorunda. Hükümet, ‘Uludere faturası’nı birilerine
ödetmek zorunda. Aksi halde, inandırıcılığı kalmaz, otoritesi ciddi
erozyona uğrar.
PKK
ile mücadele gerekçesiyle ‘asayiş politikaları’na saparsanız, ‘güvenlik
eksenli’ bir politikaya öncelik verirseniz; ‘şiddet sarmalı’na İHA’lara
güvenerek girerseniz, güvenlik birimlerinin daha önce hiç
gerçekleşmediği iddiasına dayalı işbirliği ve eşgüdümüne bel bağlamayı
politikanızın esası haline getirirseniz, bunun kaçınılmaz sonuçlarından
biri ‘Uludere katliamı’ olur.
‘Uludere
katliamı’, daha nice benzer katliamların habercisidir. İdris Naim Şahin
zihniyetinin kanlı iflasının belgelenmesidir. ‘Teknolojik üstünlük’le
‘bu kez’ sorunun üstesinden gelineceğini iddia eden, hatta ‘üç aylık’
(iki ayı doldu bile) süre biçen kafa yapısının nelere mal olacağının acı
göstergesidir.
Tutulan
yolun yol olmadığını aylardık dile getirdik. Umarız, Uludere’de tarihe
düşen ‘kara leke’, Başbakan Tayyip Erdoğan için yeterli ölçüde uyarıcı
olur.
Gün,
Ahmed Arif’i hatırlama günü. 1943 Van-Özalp Mustafa Muğlalı olayından
ilham alarak üzerine yazdığı ölümsüz şiiri ‘33 Kurşun’, sanki dün F-16
bombaları altında paramparça olan ‘35 Can’ için de yazılmış:
"Bin
yıllardan bu yana bura uşağı/Gel haberi nerden verek/Turna sürüsü değil
bu/Gökte yıldız burcu değil/Otuzüç kurşunlu yürek/Otuzüç kan
pınarı’Akmaz,/Göl olmuş bu dağda...
Vurulmuşum/Dağların kuytuluk bir boğazında/Vakitlerden bir sabah namazında/Yatarım/Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum/Düşüm,
gecelerden kara/Bir hayra yoranım çıkmaz/Canım alırlar
ecelsiz/Sığdıramam kitaplara/Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz/Rivayet sanılır belki/Gül memeler değil/Domdom kurşunu/Paramparça ağzımdaki...
Ölümü acımasız uyguladılar,/Mavi dağ dumanını/Ve uyur-uyanık seher yelini/Kanlara buladılar.
Kirveyiz,
kardeşiz, kanla bağlıyız/Karşıyaka köyleri, obalarıyla/Kız alıp
vermişiz yüzyıllar boyu,/Komşuyuz karşı yakaya/Birbirine karışır
tavuklarımız/Bilmezlikten değil,/Fıkaralıktan,/Pasaporta ısınmamız
içimiz/Budur katlimize sebep suçumuz,/Gayrı eşkiyaya çıkar
adımız/Kaçakçıya/Soyguncuya/Hayına...
Kirvem hallarımı aynı böyle yaz/Rivayet sanılır belki/Gül memeler değil/Domdom kurşunu/Paramparça ağzımdaki...”
2011 sonundayız. Güncelleştirmek gerek.
F-16 bombası/Paramparça bedenimdeki...