Main » 2011 » August » 20 » Hamidiye Elebaşlarından KÖR HÜSEYİN'in Mezarı bulundu
6:57 PM
Hamidiye Elebaşlarından KÖR HÜSEYİN'in Mezarı bulundu
Hamidiye Elebaşlarından KÖR HÜSEYİN'in Mezarı bulundu
Kör Hüseyin Paşa'nın mezarı bulundu
SEDAT ULUGANA -ANF
KONYA
- Hayderanlı Aşiretinin Reisi ve Hamidiye Alaylarının komutanı Kör
Hüseyin Paşa’nın mezarı 80 yıl sonra araştırmacı yazar torunu tarafından
bulundu.
Azadi Cemiyetinin üç kurucusundan biri olan, ancak
Said-i Kurdi’den icazet almadığı için Şeyh Said isyanını desteklemeyen
Kör Hüseyin Paşa ilk başlarda Ermenileri Osmanlı'dan korur. Bundan
dolayı devletin tepkisini üzerine çeker. Sonra ise Ermeni kıyımında yer
alır. Hayatı İran, Suriye ve Türkiye’nin batısında sürgünle geçen Kör
Hüseyin Paşa, 80 yaşındayken namaz kıldığı sırada öldürülür.
Hüseyin
Paşa’nın torunu araştırmacı yazar Kemal Süphandağ, 80 yıl sonra
geçtiğimiz ocak ayında dedesinin izini aramak için Güney Kürdistan'ın
yolunu tuttu. Buradan aldığı bilgi ve belgeler neticesinde Süphendağ,
dedesinin izine Ergani’nin Piran kasabasında ulaştı. Devletinin resmi
propagandasının aksine Hüseyin Paşa’nın başı kesilmemişti…
HAMİDİYE ALAYLARI VE KÖR HÜSEYİN PAŞA
Kör
Hüseyin Paşa’nın aşireti dokuz alayla Hamidiye alaylarına en fazla
katkıyı sunan aşiretti. Hamidiye Süvari Alayları teşkilatına en çok
alayla katılan aşiret Heyderanlılar; en çok aşiret alayı teşkil eden
aşiret reisi ise Kör Hüseyin Paşa’dır. Heyderan aşiretinin 7 alayından
dördüne Kör Hüseyin Paşa kumandan eder.
Hamidiye alaylarının
hedefinde Ermeniler vardı. Ancak tarihi belgelerden de anlaşılacağı gibi
Hüseyin Paşa’nın Ermenilere yaklaşımı farklı olduğu görülüyor.
Tavrı
ve davranışları ile bazen Osmanlı bazen tam bir Kürt paşasıydı. Büyük
bir güce muktedir olması nedeniyle Osmanlı’nın en fazla dikkate aldığı
aşiret reisleri arasında yer alıyordu
Hüseyin Paşa, Heyderan
aşiretinden Hamidiye Alayları için 4 alaylık güç kurmuştu. Tüm
Kürdistan'da bunu gerçekleştiren iki kişi vardı. İbrahim Paşa ve Kör
Hüseyin Paşa’ydı.
KÖR HÜSEYİN PAŞANIN ERMENİLERE YAKLAŞIMI
Rus
General V. T. Mayevsriy’nin kaleme aldığı, '19. Yüzyılda Kürdistan’ın
Sosyo Kültürel Yapısı, Kürt Ermeni İlişkileri' adlı kitabında Hüseyin
Paşa'nın Ermenileri katliamdan koruduğunu ve bu durumun İstanbul’da
ciddi rahatsızlıklara yol açtığını anlatıyor.
Kitabında
Mayevsriy, Hüseyin Paşa'yla ilgili şu bilgileri veriyor: ‘’Van
olaylarında Heyderanlı Emin Paşa Adilcevaz kazasına bağlı 30 Ermeni
köyünü yağmalamak istemiş. Köylüler ise gidip yine Heyderan Ağalarından
Hüseyin Paşa’ya sığınmışlar. Bu paşa, Sultan adındaki kardeşi
komutasında 60 aşiret süvarisini göndererek onları korumuş. Böylece
bunlardan köyleri yağmalanmaktan korumuşlar. Yalnız Sultan Bey yetişene
kadar 4 köy yağmalanmış. Şimdi ise Heyderanlı Hüseyin Paşa’yı buralardan
uzaklaştırmak istiyorlar. Bunu da bazı konsoloslukların aracılığıyla
yapılacağı söyleniyor. Paşayı uzaklaştırmak için yalnız konsolosluklar
çalışıyor. Bu paşa buralardan giderse bunca Ermeni köyü korumasız kalır"
Daha
sonra, İngilizlerin verdiği ültimatomla konuyu incelemek zorunda kalan
Osmanlı olayı soruşturur: Soruşturma neticesinde; Ermenilere yönelik bu
saldırılar İstanbul’dan gelen bir talimatın sonucu olduğu ortaya çıkar.
Osmanlı,
İslami unsurların birbiriyle çatışmasına karşıydı. Rus ve Ermenilere
karşı en büyük güvencesi de Kürt aşiretleriydi. Hüseyin Paşa’nın bir
'beylik kurmak' amacında olduğu halk arasında yaygınca konuştuğu
söylenir. Bu konuya ilişkin Osmanlı arşivinde belgeler bulunmaktadır.
Özellikle Tutak ve köylerine yerleşik Terekemlerin şikayetlerinde
Hüseyin Paşa'nın bu arzusu dile getirilmektedir.
YUNAN SINIRINDA HÜSEYİN PAŞAYA MADALYA
Osmanlı-Yunan
arasında savaş rüzgârları esiyor. O sıralar 25. Alay Kaymakamı olan
Hüseyin Paşa, Padişah Abdülhamit’e gönderdiği dilekçede, "Padişahımız
Hazretleri sayesinde Hayderanlı aşiretinden teşkil ettiğim 10. 12. 23.
25’ci Alaylar 500’er atlı ile harekete ve Yunan hududunda istihdamları
emirinizi bekliyor. Mahallinden harp mevkiine kadar ücretsiz ve alay yol
masrafları ve diğer masrafların cümlesini hadim olmayarak yüklendiğimin
bilinmesini arz ediyorum’’ der.
Padişah Abdülhamit ise, Hüseyin Paşa’ya bu jesti nedeniyle altın madalya ile ödülendirir ve Hac’a gönderir.
İTTİHAT TERAKİ DÖNEMİNİDE HÜSEYİN PAŞA
İttihat
Terakki padişah Abdülhamit’i devirir. Pekçok Hamidiye reisi gibi
Hüseyin Paşa da kısa süreliğine tutuklanır. İttihat ve Terakki aldığı
karara göre Kürtlerle, Ermeniler arasındaki sorunları çözmek için çok
sayıda komisyon kurulur. İhtilafların çözümü ve özellikle gasp edilen
Ermeni mallarının geri verilmesi kararlaştırılır. Komisyonlarla Hüseyin
Paşa arasında büyük sorunlar yaşanır. Zaten kısa süre sonra da Hamidiye
alayları fesh edilir.
Hüseyin Paşa, o tarihte İttihat ve Terakki
yöneticilerini ciddiye almayıp, baskı uygulamakla suçlanır. Aynı
tarihlerde akrabaları Emin Paşa ve kardeşi Ali Bey pek çok adamıyla
İran’a geçer. Akabinde 1913 yılında Musul bölgesinde aşiret alaylarının
başını çektiği Kürt isyanı başlar.
İran’da beylik kurma
çalışmaları, Abdurrezak Bedirxan ve Simko ile birlikte Ruslarla ilişki
geliştirmesi Türk devletinin endişelenmesine yol açar. Bunun üzerine
meclis toplanır ve dönmeleri durumunda affedilip, mal ve mülklerinin
geri verileceği taahhüdünde bulunulur. Hüseyin Paşa ve Emin Paşa
dönerler, ancak Ali Bey İran'da kalır.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA HÜSEYİN PAŞA
O
yıllarda Abdurrezak Bedirxwan aralarında Hüseyin Paşa, Cemile Çeto,
Mihemede Aliye Evdi gibi pek çok Kürt aşiret reisine mektup gönderilir.
Onları, Osmanlı yönetimine karşı Ruslardan yana tutum almaya çağırır.
Hüseyin Paşa da diğerleri gibi, bu öneriyi kabul etmez ve Ruslara kaşı
savaşır.
Aslında Hüseyin Paşa sürekli İttihat ve Teraki’nin
hedefindeydi... Çok sayıda Kürt aşiret reisi ve şeyhine mektuplar yazan
Mustafa Kemal, Hüseyin Paşa'ya hiç mektup yazmaması da dikkat çekici bir
durum olarak değerlendirilir.
Nitekim Hüseyin Paşa’nın
adamlarının Müslüman ahaliye saldırdıkları, mallarını talan ettikleri
söylentileri de altan alta yaygınlaşıyordu.
Hüseyin Paşa’nın
Ermeni tehciri ve kıyımında rol almaması devlet yetkililerini
kızdırmıştı. Bu yüzden aleyhindeki kampanya giderek büyüyordu.
Bütün
bu gelişmelerin yaşandığı bir sırada Hüseyin Paşa yeniden Ağrı’ya
dönecek ve Ermenilere karşı savaşacaktır. Sürgünü ise Mustafa Kemal
tarafından 1926'da, Şeyh Sait isyanından sonra gerçekleşecektir. Çünkü o
tarihe kadar Hüseyin Paşa kullanılmak isteniyordu.
Garo Sasoni
ise Hamidiye Alaylarının Ermenilere karşı kıyımıyla ilgili olarak
çarpıcı bilgiler veriyor: "Osmanlı Ermenistan'ında yaşayan Kürtlerden
bazıları Karabekir Kazım Paşayla birleşerek Ermenilere karşı
çarpıştılar. Kör Hüseyin Paşa önderliğinde gönderdikleri büyük sayıdaki
süvari birlikleri ile Kars ve Aleksandropol çatışmalarına katıldılar.
Kürtler, Mustafa Kemal hareketine karşı özel bir sevgi beslememelerine
rağmen, Sultan Hamit döneminde kendilerine verilen imtiyazlara tekrar
kavuşacaklarını umut ettiklerinden Mustafa Kemal’in galip olmasını
istiyorlardı. Bilindiği gibi Hayderanlı Hamidiye Taburları ve bizzat Kör
Hüseyin Paşa'nınkiler, Sultan Hamit devresinin en başıbozuk
taburlarındandı. Onlar tarihin önemli olaylarının gidişatını daha henüz
kavrayamamış ve bilinçsizlikleri nedeniyle bu kez de Ermeni ulusunu çok
üstün Mustafa Kemal güçleri karsısında yine yalnız bırakıyorlardı ki,
daha sonraları ise aynı güçler silahlarını onlara yardım edenlere yani
(Kürtlere) karşıda insafsızca kullanacaklardı."
1919'da Mustafa
Kemal, Erzurum Kongresi’ne davet ettiği Kürt aşiret reislerine
gönderdiği mektuplarla Hüseyin Paşanın da desteğini alır. Hüseyin Paşa,
Erzurum Kongresine, yeğeni Hasan Bey’i (Mehmet Sıdık Bey’in oğlu Hasan
Haydari, 1. Mecliste Van mebusu) gönderir.
ŞEYH SAİT İSYANINDA HÜSEYİN PAŞA
Bitlis
mebusu Yusuf Ziya, Cibriyan aşireti lideri Halit Bey'in
organizatörlüğünde Şeyh Said önderliğinde kurulan "Azadi Örgütü” Kürt
Ulusal Hareketi için çalışmalar yapar. 1925’te bu üç lider tüm önemli
aşiret liderleriyle temasa geçerler. Temesa geçtikleri liderlerden biri
de Hüseyin Paşa'dır. Kör Hüseyin Paşa, harekete destek için çalışmalara
başlar. Bu amaçla Bedüizzaman Saidi Nursî (Kurdi), Şeyh Fehim Arvasi’ye
ve Şikaki aşireti Reisi Sımko ile de görüşüldükten sonra karar verme
niyetindedir...
Kör Hüseyin Paşa, Saidi Kurd-i ile görüşmek üzere
Van'a gider. Dini icazeti Bediüzemman’dan alamaz. Şeyh Said ayaklanması
patlak verir. Hüseyin Paşa direnişi desteklemez.
HÜSEYİN PAŞANIN SÜRGÜNÜ
Şeyh
Said isyanından sonra ayaklanmaya katılmadıkları halde, Beyazıt ve
Van'da yerleşik 1400 ailenin batı vilayetlerine sürgünle mecburi ikamete
tabi tutulması kararlaştırılır. İlk kafilede Hüseyin Paşa’nın ailesi
(Abdullah, Nadir, Afit, Salih, Yusuf, Haydar, Mustafa) olmak üzere tam
72 aile bir kış günü askerlerin eşliğinde sürgüne gönderilir.
Hüseyin
Paşa’ya "kardeşkanı dökme "diyerek Şeyh Said isyanına katılmasını
engelleyen Saidi Kurdi’ye devlet sürgünle ödüllendiriyordu.
Bruki
aşiretinin önde gelenlerinden Kinyas Kartal ve ailesi, Ahmedê İbrahim,
Eli Begê Mirze Ağa, Şeyh Fehimê Arvasi, Küfencizade Şeyh Abdulbaki, Şeyh
Mahsum, Gevaş müftüsü Hasan, Abdulbaki Arvasi ve daha niceleri
sürgündedir...
Sürgün güzergâhı Erzurum, Bayburt, Trabzon oradan
da gemi ile İstanbul olur. İstanbul’dan da İzmir’e gönderilir bu 72 aile
ve İzmir bu ailelerin dağıtım yeri olur.
Hüseyin Paşa ve
oğulları (Salih hariç) ile Adaman aşiretinden Ahmedê İbrahim Ağa, Sipki
aşireti Ağası Abdülmecit, Ademanlı eli Begê Mirze Ağa, Siirt’teki Zilan
aşiretinin Ağası Resul Beg, Xoyti aşireti Ağası Heci Musa, Bekirî
aşiretinden Hesenê Biro Antalya’ya; Paşanın oğlu Salih, Balıkesir’e
diğer aileler ise Kayseri, Konya, Manisa, İzmir, Burdur gibi illere
gönderilir.
Bütün aileler böylece parçalanmıştır sürgünde...
Önceleri Paşanın çocuklarının her birini Balıkesir, Kayseri, Konya,
Manisa gibi ayrı illere göndermişlerdi… Sonra ise bunların da Paşanın
yanına Antalya’ya dönmelerine izin verilmişti. Paşanın oğlu Salih’in
babasının yanına dönmesine ise izin verilmez.
Bu sürgün hayatı
Ağaların çok zoruna gidiyordu. Kabul edilemez duruma karşı, kış
bitiminde Türkiye'den firar edip, Suriye'ye geçmeye, oradan da Ağrı'ya
başlamış olan direnişe katılmaya yemin etmişlerdi. Fakat bahar
geldiğinde bu Ağaların çoğu vazgeçmişti. Baharla beraber Paşa ve
oğulları Mehmet ile Nadir Bey'i Kayseri’nin Talas ilçesine gönderirler.
Paşa
burada nihai kararını vererek; oğulları Abdullah, Yusuf, Nadir, Afit,
Mehmet; torunları Süleyman, Ahmedê Zero Xatunê ve Xoyti aşireti Ağası
Heci Musa Ağa ile birlikte Suriye’ye geçtiler. Ve orada Haco Ağaya
misafir olurlar... Şeyh Said isyanından firar edip Suriye'ye kaçan Kürt
aydınlarının kurduğu Xoybun örgütüne katıldılar.
Xoybun,
vesikalık fotoğraflarını çekip "Fılqetıl Dı Kurdiye "dergisinde
yayımladı. Hüseyin Paşa oğlu Abdullah ve Ahmet’le birlikte Xoybun’a ait
bir ciple Irak’a geçer, bu dönemde Türkiye’nin Paşaya yönelik yoğun bir
istihbarat çalışması vardır. Bu yolculuktan haberdar olan Mardin
valisinin girişimiyle İngilizler sınıra asker yığar. Artık geri kalanlar
Irak’a geçemezler. Bu zaman diliminde Xoytili Heci Musa vefat eder.
Hüseyin
Paşanın Irak'tan gönderdiği mektup üzerine değerlendirme yapan Nadir ve
Mehmet Beyler Suriye üzerinden Türkiye girmeye karar verirler. Mehmet,
Yusuf, Nadir, Süleyman ve Afit beyler Bışarê Çeto ile Haco Ağa’nın
adamlarından oluşan bir grupla birlikte sınırdan Türkiye’ye girerler.
Giriş esnasında çarpışmalar yaşanır. Mardin dolaylarında kalabalık bir
askeri müfrezenin çemberini yararak Bışare Çeto’nun oğlu Felemez’i
bulurlar. Felemez’in yardımıyla Silvan’a oradan da Siirt üzerinden
yorucu ve tehlikeli bir yolculuk sonucu kendilerini Muş’a atarlar. Muş
dolaylarındaki Leter köyünde ikamet eden Mehmet Bey'in dayılarının evine
giderler. Dayıları onlara tuzak kurup devlete teslim etmek için Ahlata
götürürler. Ahlat Belediye Başkanı Ethem Bey bunu kabul etmez ve
tepkisini gösterir. Bu tepkiyle oyuna geldiklerini anlayan Nadir ve
Mehmet Beyler kaçarlar. Mehmet ve Nadir Bey Çakirbeg (Çakırbey) köyünde
at ve silah temin ettikten sonra, Hostekar köyü üzerinden Aladağları
aşarak bir şekilde kendilerini Zilan aşiretinin obasına atarlar, oradan
da Zilanlılar’ın yardımıyla Ağrı dağına İhsan Nuri Paşa liderliğinde
direnişin karargâhına kendilerini bırakırlar.
HÜSEYİN PAŞANIN ÖLDÜRÜLMESİ
Hüseyin
Paşa ise İran üzerinden Ağrı'ya geçmek için Irak'ta Şeyh Ahmet
Barzani’nin evinde misafirdir. Orada Xoyti aşireti lideri Hacı Musa
Bey'in kardeşi Nuh Beg ile oğlu Medeni de misafirdir. Hüseyin Paşa oğlu
Abdullah Bey, yeğeni Ahmed’e Zero Xatunê, Hacı Musa Bey'in oğlu Medeni
ve iki adamı İran’a geçmek için yola çıkarlar. Yolda molla verdikleri
bir anda Paşa namaz kılarken; Medeni ve adamları tarafından
öldürülürler. Medeni daha sonra sınırı geçerek Van’de devlete teslim
olur.
Hüseyin Paşa’nın öldürüldüğünü duyan Şeyh Ahmet Barzani Nuh
Bey'i suçlu bulup idam eder. Medeni, Hüseyin Paşa'nın torunu Mıhemede
İsmail bege tarafından 1962'da öldürülünceye kadar da devletin sıkı bir
işbirlikçisi olarak kalır. Hüseyin Paşa’nın öldürülmesi Ağrı
başkaldırışına büyük bir darbe niteliği taşımıştır. Bu ölüm özellikle
Serhat'taki tüm aşiretlerin cesaretini kırmıştı. Her aşiret her ne kadar
bağımsız gibi görünse de, birlikte hareket ettikleri Hamidiye Kuzey
Saha Komutanına danışmadan büyük bir başkaldırıya girişmezlerdi. Bunun
için de Paşa Ağrı için büyük önem taşımaktaydı...